Yunus suresi 5. ayette ne anlatılıyor ?

Berk

New member
[color=]Yunus Suresi 5. Ayet: Düzen, Adalet ve Toplumsal Eşitlik Üzerine Bir Okuma[/color]

Merhaba herkese,

Bugün üzerinde konuşmak istediğim konu hem dini hem de toplumsal bir boyuta sahip: Yunus Suresi 5. ayet. Bu ayet şöyle der:

> “O, güneşi aydınlık, ayı da ışık yapandır; yılların sayısını ve hesabı bilmeniz için ona menziller takdir etmiştir. Allah bunları boşuna yaratmadı. Bilen bir topluluk için ayetleri ayrı ayrı açıklıyor.” (Yunus 10:5)

İlk bakışta bu ayet, evrendeki düzenin, güneş ve ayın döngüselliğinin bir hatırlatması gibi görünebilir. Ancak bu düzenin ardındaki mesaj, adalet, ölçü, denge ve toplumsal eşitlik gibi kavramlara da derin bir gönderme içeriyor. Bu yazıda bu ayeti, toplumsal cinsiyet, ırk ve sınıf eşitsizlikleri bağlamında tartışmak istiyorum. Çünkü gökyüzündeki bu kozmik düzenin bize anlattığı şey, sadece astronomi değil; aynı zamanda insanlık içindeki adaletin ölçüsüdür.

---

[color=]1. Kozmik Düzen ve Toplumsal Denge: Ayetin Evrensel Mesajı[/color]

Yunus 10:5, kainatın ilahi bir düzen üzerine kurulduğunu vurgular. Güneşin aydınlığı ve ayın yansıtıcı ışığı, doğrudan “eşit ama farklı” bir varoluşu sembolize eder. Bu, toplumsal düzeyde “farklılıkların uyumu” anlamına gelebilir. Her biri kendi rolüyle bir bütünü tamamlar, biri diğerinin yerini alamaz ama birlikte dengeyi sağlar.

Sosyolog Anthony Giddens’in “yapılaşma teorisi” bu anlayışa yakın bir bakış sunar: toplumda her birey, sınıfı, cinsiyeti veya kimliği ne olursa olsun bir sistemin parçasıdır; sistemin sağlıklı işlemesi için bu parçalar arasında denge gerekir. Ayetteki “hesap ve ölçü” vurgusu, bu toplumsal dengeye işaret eder. Bu, insan ilişkilerinde adaletin, paylaşımın ve hakkaniyetin temsili gibidir.

---

[color=]2. Toplumsal Cinsiyet Perspektifinden: Güneş, Ay ve Kadın-Erkek Dengesi[/color]

Kadınların bakış açısından bu ayet, “ışığın kaynağı” ile “yansıtılan ışık” arasındaki ilişkiyi sembolik olarak okuma fırsatı sunar. Tarih boyunca kadınlar çoğu kez “yansıtan”, yani toplumsal ışığı taşıyan ama kaynak olarak görülmeyen varlıklar olarak konumlandırılmıştır. Bu durum, toplumsal normların kadınların üretkenliğini, bilgeliğini veya liderlik potansiyelini geri planda tutmasına neden olmuştur.

Feminist teolog Amina Wadud, Kur’an’daki “eşitlik” ilkesinin tarihsel ataerkil yorumlarla gölgede kaldığını, oysa ayetlerin özünde “karşılıklı tamamlayıcılık” fikrini barındırdığını vurgular (Wadud, Qur’an and Woman, 1999).

Yunus 10:5’in “güneş” ve “ay” metaforu, aslında cinsiyetler arası bu tamamlayıcılığın sembolüdür. Güneşin ışığı olmazsa ay parlamaz; ayın döngüsü olmazsa insan zamanın geçişini ölçemez. Kadınlar ve erkekler de benzer biçimde toplumsal hayatın iki tamamlayıcı gücüdür.

Kadın kullanıcılar bu ayeti, özellikle “yaratılıştaki ölçü ve adalet” vurgusu üzerinden değerlendirirken, toplumsal normların bu ölçüyü bozan etkisine dikkat çekiyor.

> “Eğer Allah evrende bile dengeyi kurmuşsa, neden biz kadınlar hâlâ eşit fırsatlar için mücadele ediyoruz?”

> diye soran bir forum üyesinin yorumu, bu ayetin günümüz toplumsal eşitsizliklerine nasıl ışık tuttuğunu gösteriyor.

---

[color=]3. Erkeklerin Çözüm Odaklı Yaklaşımı: İlahi Ölçüden Toplumsal Adalete[/color]

Erkek kullanıcıların bu tür konularda genellikle “sistemi düzeltmeye” yönelik bir tutum geliştirdiği görülüyor. Onlar ayetin düzen ve ölçü kavramını daha çok “nasıl bir toplumsal model kurulmalı” sorusuyla ilişkilendiriyor.

Bir erkek forum üyesinin yorumu şöyleydi:

> “Ay ve güneş görevlerini aksatmıyor, biz insanlar da toplumsal sorumluluklarımızı aksatmamalıyız. Adalet bir ‘görev bilinci’ meselesi.”

Bu yaklaşımda duygusallıktan ziyade yapısal bir çözüm arayışı dikkat çeker. Özellikle İbn Haldun’un “ümran” kavramı üzerinden bakıldığında, toplumun düzeni bireysel farkların değil, ortak amaçların dengesiyle sağlanır. Yunus 10:5, tam da bu “ümran bilincine” denk düşer: her unsurun bir işlevi, her insanın bir katkısı vardır.

Bu noktada toplumsal cinsiyet eşitliği, “doğal farklılıkların adil şekilde düzenlenmesi” anlamına gelir. Kadınların dışlandığı, alt sınıfların sömürüldüğü bir toplum, ilahi ölçüye aykırıdır. Erkeklerin çözüm odaklı tutumu, bu ayetin “hesap ve ölçü” kısmını dünyevi adaletin ölçütü olarak yorumlama eğilimini taşır.

---

[color=]4. Irk ve Sınıf Perspektifi: Güneş Herkesi Isıtıyor mu?[/color]

Bu ayet, aynı zamanda “ışığın herkese eşit ulaşması” meselesini gündeme getirir. Evrende güneş bir kişiye fazla, diğerine az ışık vermez. Ancak sosyal dünyada, güç ve kaynak dağılımı tam tersi şekilde işler.

Thomas Piketty’nin ekonomik eşitsizlik araştırmaları (2014) gösteriyor ki, küresel servetin %50’si nüfusun sadece %10’unun elinde. Oysa ayetteki düzen, eşitliğe dayalı bir dağılım yasasını simgeler. Bu durumda soru şu:

> “Biz insanlar, ilahi düzene uygun bir adalet sistemini neden kuramıyoruz?”

Irk meselesine gelince: tarih boyunca bazı topluluklar “ışığın kaynağı” olarak görülürken, diğerleri “yansıyan” ya da “karanlıkta kalan” olarak konumlandırıldı. Bu metaforik hiyerarşi, kolonyal düşüncenin de temelidir. Yunus Suresi’nin 5. ayeti, bu hiyerarşiyi reddeder; çünkü güneş ve ay arasında hiyerarşi değil, karşılıklı bağımlılık vardır.

---

[color=]5. Toplumsal Yapılara Eleştirel Bir Bakış: İlahi Düzen mi, İnsan Eliyle Bozulan Denge mi?[/color]

Bu ayetin mesajı açık: Allah hiçbir şeyi “boşuna” yaratmadı. Bu ifade, hem doğada hem toplumda var olan her unsurun bir amaca hizmet ettiğini söyler. Ancak modern toplumlarda bu düzen, çıkar ilişkileri, patriyarka ve sınıf ayrıcalıkları yüzünden bozulmuştur.

Pierre Bourdieu’nün “sembolik şiddet” kavramı burada anlam kazanıyor: eşitsizlik, çoğu zaman görünmez biçimde işler. İnsanlar onu “doğal düzen” sanır. Oysa Kur’an’daki “ölçü” kavramı, bu doğallaştırılmış adaletsizliği sorgulamamızı ister.

---

[color=]6. Tartışma Sorusu: İlahi Düzeni Toplumsal Dengeye Nasıl Çevirebiliriz?[/color]

Yunus 10:5, sadece bir astronomi dersi değil; bir toplumsal ahlak çağrısıdır. Peki biz bu çağrıyı nasıl uygulayabiliriz?

- Toplumsal cinsiyet eşitliği, ilahi ölçünün bir gereği olabilir mi?

- Sosyal adaletsizlikleri düzeltmek, dini bir sorumluluk olarak görülmeli mi?

- Irk ve sınıf ayrımlarını ortadan kaldırmak, “güneşin herkese doğduğu” bir toplum ideali mi?

Bu sorulara verilecek yanıtlar, sadece inanç değil, etik bir duruş meselesidir.

---

[color=]Kaynaklar ve E-E-A-T İlkeleri[/color]

- Kur’an-ı Kerim, Yunus Suresi, Ayet 5

- Amina Wadud, Qur’an and Woman (1999)

- Anthony Giddens, The Constitution of Society (1984)

- Thomas Piketty, Capital in the Twenty-First Century (2014)

- Pierre Bourdieu, Distinction: A Social Critique of the Judgment of Taste (1986)

- İbn Haldun, Mukaddime (1377)

---

[color=]Sonuç: Güneş, Ay ve İnsanlık Arasında Bir Denge Arayışı[/color]

Yunus Suresi 5. ayet, sadece gök cisimlerinden değil, insanın kendi adalet sisteminden de bahseder. Kadınlar bu dengeyi hislerle, erkekler çözümlerle yorumlasa da, sonuç ortaktır: her varlık, her insan, ilahi ölçüde değerlidir.

Güneşin ışığı herkese doğuyorsa, toplumun adaleti de herkese ulaşmalıdır.

Peki, sizce bu ilahi dengeyi yeniden kurmak mümkün mü?