Multiligo kurucu ortağı ve tahlil mimarı Doğancan Ülker, büyük bir potansiyel barındıran ihracat modeli e-ihracatın son senelerda artan değerine işaret ederek, “Türkiye’nin global ölçekte e-ticaret ve e-ihracat pazarlarında var olabilmesi için birebir zamandavlet kurumlarına tıpkı vakitte şirketlere fazlaca iş düşüyor.” dedi. Ülker, “Türkiye’nin yeni ihracat vizyonu ‘e-ihracat’ olmalı.” kelamlarını vurguladı.
Doğancan Ülker, KOBİ’ler başta olmak üzere farklı ölçeklerdeki şirketlerin gündeminde olan e-ihracata ait değerli değerlendirmelerde bulundu. Mikro ihracat kapsamında Elektronik Ticaret Gümrük Beyannamesi (ETGB) ile e-ihracat yapılabildiğini hatırlatan Ülker, mikro ihracatın Türkiye’ye mahsus bir ihracat modeli olduğuna işaret etti. Bu sayede yurt haricindeki amaç kitleye direkt satış imkanı olduğuna dikkat çeken Doğancan Ülker, e-ihracatın avantajlarına ait şu ayrıntıları paylaştı; “E-ihracat, birfazlaca açıdan avantajlar barındırıyor. Ülkenin ihracat ile kalkınmasında büyük bir potansiyeli var. Örneğin, e-ihracatta döviz kuru farkı sebebiyle kârı azamî seviyeye çıkarmak mümkün. Yurt ortasındaki kur dalgalanmalarından etkilenmeden kâr edilebilir. Bu açıdan KOBİ’ler bu büyük fırsatı hayli düzgün değerlendirmelidir. Şirketlere küresel bir vizyon sunması da kıymetli bir avantaj olarak görülmelidir.”
“E-ihracatta gümrük prosedürleri ve maliyetleri yoktur”
Covid-19 pandemisi sürecinde online alışverişe talepte öngörülemeyen bir artış yaşandığına işaret eden Ülker, bunun global pazarlama açılmak için bir fırsat olduğunu vurguladı. Ülker, “E-ihracatta KDV’siz fatura düzenlenebiliyor. KDV iadesinden yaralanmak mümkün. Klasik ihracattaki prosedürler e-ihracatta yoktur. Gümrük maliyetlerine katlanmak gerekmez. Ayrıyeten, sıhhat riskleri bulunan kimi eserler haricinde sertifika ya da uyumluluk dokümanı almaya gerek yoktur. Yalnızca ‘CE’ evrakı ile satış yapılabilir. Devlet takviyeler ve teşviklerden de yaralanmak mümkündür. Pandeminin ortaya çıkardığı online alışveriş trendi de e-ihracata başlamak için bir fırsattır.” kelamlarını kaydetti.
“E-ihracatta iade demek, satıştan ziyan etmek demektir”
E-ihracat için gerçek pazarda yanlışsız eserler seçmenin değerini de vurgulayan Doğancan Ülker, şöyleki devam etti; “E-ihracat için evvela maksat kitle ve pazar tahlilleri yapmak gerekir. Ayrıyeten, gaye pazara uygun gerçek eserler seçilmelidir. Örneğin; tüketici elektroniği markaları ile meşhur bir ülkeye e-ihracat ile elektronik eserler sunmak hakikat bir eser seçimi olmayacaktır. E-ihracat kanalları da hakikat seçilmelidir.”
E-ihracatta en değerli mevzunun yurt dışı depo ve lojistik operasyonları olduğunu belirten Ülker, “E-ihracatta birinci etapta fulfillment merkezleri üzere hizmetlerden yaralanmak faydalı olacaktır. ondan sonrasında pazardan alınacak hisseye göre özel depo ve lojistik operasyonları düşünülebilir. E-ihracatta iade demek, eser satışından ziyan etmek demektir. Zira yurt dışına gönderilen bir eserin iade edilmesi kararı eserin fiyatından fazla maliyetler çıkabilir. Bu sebeple iade idaresi için yurt dışı depo operasyonları kesinlikle düşünülmelidir.” sözlerini kullandı.
“KOBİ’ler e-ihracat vizyonu belirlemeli”
“Türkiye’nin yeni ihracat vizyonu ‘e-ihracat’ olmalı.” kelamlarını vurgulayan Doğancan Ülker, kelamlarını şöyleki tamamladı; “Ticaret Bakanlığı bilgilerine göre, 2020’nin birinci 6 aylık periyodunda e-ihracat sayısı 1 milyar 421 milyon dolar oldu. Tıpkı periyotta e-ihracatın genel ihracata oranı ise yüzde 1,3 olarak gerçekleşti. Dünya hudut ötesi ticaretin oranı ortalama yüzde 4,4 düzeyinde gerçekleşiyor. Yani Türkiye, e-ihracatta dünya ortalamasının hayli altında kalıyor. Türkiye’nin global ölçekte e-ticaret ve e-ihracat pazarlarında var olabilmesi için birebir zamandavlet kurumlarına tıpkı vakitte şirketlere epeyce iş düşüyor. Ticaret Bakanlığı, e-ihracatı, Türkiye ihracatını artırmak için kritik bir enstrüman olarak görüyor. E-ihracatı desteklemek maksadıyla önümüzdeki devirde bakanlığın katkısı ile yurt haricinde farklı noktalarda yurt dışı lojistik merkezleri açılacak. Bu açıdan bilhassa KOBİ’lerin bu fırsatları bakılırsarek e-ihracat vizyonu belirlemeleri gerekiyor.”
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
Doğancan Ülker, KOBİ’ler başta olmak üzere farklı ölçeklerdeki şirketlerin gündeminde olan e-ihracata ait değerli değerlendirmelerde bulundu. Mikro ihracat kapsamında Elektronik Ticaret Gümrük Beyannamesi (ETGB) ile e-ihracat yapılabildiğini hatırlatan Ülker, mikro ihracatın Türkiye’ye mahsus bir ihracat modeli olduğuna işaret etti. Bu sayede yurt haricindeki amaç kitleye direkt satış imkanı olduğuna dikkat çeken Doğancan Ülker, e-ihracatın avantajlarına ait şu ayrıntıları paylaştı; “E-ihracat, birfazlaca açıdan avantajlar barındırıyor. Ülkenin ihracat ile kalkınmasında büyük bir potansiyeli var. Örneğin, e-ihracatta döviz kuru farkı sebebiyle kârı azamî seviyeye çıkarmak mümkün. Yurt ortasındaki kur dalgalanmalarından etkilenmeden kâr edilebilir. Bu açıdan KOBİ’ler bu büyük fırsatı hayli düzgün değerlendirmelidir. Şirketlere küresel bir vizyon sunması da kıymetli bir avantaj olarak görülmelidir.”
“E-ihracatta gümrük prosedürleri ve maliyetleri yoktur”
Covid-19 pandemisi sürecinde online alışverişe talepte öngörülemeyen bir artış yaşandığına işaret eden Ülker, bunun global pazarlama açılmak için bir fırsat olduğunu vurguladı. Ülker, “E-ihracatta KDV’siz fatura düzenlenebiliyor. KDV iadesinden yaralanmak mümkün. Klasik ihracattaki prosedürler e-ihracatta yoktur. Gümrük maliyetlerine katlanmak gerekmez. Ayrıyeten, sıhhat riskleri bulunan kimi eserler haricinde sertifika ya da uyumluluk dokümanı almaya gerek yoktur. Yalnızca ‘CE’ evrakı ile satış yapılabilir. Devlet takviyeler ve teşviklerden de yaralanmak mümkündür. Pandeminin ortaya çıkardığı online alışveriş trendi de e-ihracata başlamak için bir fırsattır.” kelamlarını kaydetti.
“E-ihracatta iade demek, satıştan ziyan etmek demektir”
E-ihracat için gerçek pazarda yanlışsız eserler seçmenin değerini de vurgulayan Doğancan Ülker, şöyleki devam etti; “E-ihracat için evvela maksat kitle ve pazar tahlilleri yapmak gerekir. Ayrıyeten, gaye pazara uygun gerçek eserler seçilmelidir. Örneğin; tüketici elektroniği markaları ile meşhur bir ülkeye e-ihracat ile elektronik eserler sunmak hakikat bir eser seçimi olmayacaktır. E-ihracat kanalları da hakikat seçilmelidir.”
E-ihracatta en değerli mevzunun yurt dışı depo ve lojistik operasyonları olduğunu belirten Ülker, “E-ihracatta birinci etapta fulfillment merkezleri üzere hizmetlerden yaralanmak faydalı olacaktır. ondan sonrasında pazardan alınacak hisseye göre özel depo ve lojistik operasyonları düşünülebilir. E-ihracatta iade demek, eser satışından ziyan etmek demektir. Zira yurt dışına gönderilen bir eserin iade edilmesi kararı eserin fiyatından fazla maliyetler çıkabilir. Bu sebeple iade idaresi için yurt dışı depo operasyonları kesinlikle düşünülmelidir.” sözlerini kullandı.
“KOBİ’ler e-ihracat vizyonu belirlemeli”
“Türkiye’nin yeni ihracat vizyonu ‘e-ihracat’ olmalı.” kelamlarını vurgulayan Doğancan Ülker, kelamlarını şöyleki tamamladı; “Ticaret Bakanlığı bilgilerine göre, 2020’nin birinci 6 aylık periyodunda e-ihracat sayısı 1 milyar 421 milyon dolar oldu. Tıpkı periyotta e-ihracatın genel ihracata oranı ise yüzde 1,3 olarak gerçekleşti. Dünya hudut ötesi ticaretin oranı ortalama yüzde 4,4 düzeyinde gerçekleşiyor. Yani Türkiye, e-ihracatta dünya ortalamasının hayli altında kalıyor. Türkiye’nin global ölçekte e-ticaret ve e-ihracat pazarlarında var olabilmesi için birebir zamandavlet kurumlarına tıpkı vakitte şirketlere epeyce iş düşüyor. Ticaret Bakanlığı, e-ihracatı, Türkiye ihracatını artırmak için kritik bir enstrüman olarak görüyor. E-ihracatı desteklemek maksadıyla önümüzdeki devirde bakanlığın katkısı ile yurt haricinde farklı noktalarda yurt dışı lojistik merkezleri açılacak. Bu açıdan bilhassa KOBİ’lerin bu fırsatları bakılırsarek e-ihracat vizyonu belirlemeleri gerekiyor.”
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı