hayatımızda başka bir yeri olan radyo, vakit içerisinde dönüşümden hissesini aldı. Türkiye’de yüzde 98 oranında özel radyo kanalının internet aracılığı ile yayınlarını tüm dünyaya duyurabildiğini belirten uzmanlar, 2000’li senelerdan itibaren radyonun içerik yapısında değişiklikler yaşandığına dikkat çekiyor. Uzmanlar, radyo programlarına telefon yoluyla iştiraklerin ve müzik isteğinde bulunmaların yerini toplumsal medya aracılığıyla interaktif iştirakli bir yayıncılık anlayışına bıraktığını tabir ediyor.
Üsküdar Üniversitesi Bağlantı Fakültesi Radyo, Televizyon ve Sinema Kısım Lideri Dr. Öğretim Üyesi Esennur Sirer, ömrümüzde değerli bir yere sahip olan radyonun vakit ortasındaki dönüşümünü kıymetlendirdi.
Radyo 1896’da telsiz olarak isimlendiriliyordu
20’nci yüzyılın birinci yarısında insanların hayatına giren radyonun teknolojideki gelişmelerle birlikte dönüşerek ve değişerek hayatına devam ettiğini belirten Dr. Öğretim Üyesi Esennur Sirer, “Aslında radyo ile ilgili birinci gelişme telsizin kullanılmasıyla başladı. 1896 yılında Markoni birinci telsiz sinyalini iletmeyi başardı. bu biçimdelarda radyo ‘telsiz’ olarak isimlendiriliyordu. Markoni telsizi deniz, deniz çok bağlantının ve de savaş sanayiinin vazgeçilmez bir modülü haline getirdi. Birinci Dünya Savaşı’nın akabinde da radyo, ticari kullanıma açılarak insanlığın hizmetine sunuldu.” dedi.
Ticari potansiyeli kısa müddette keşfedildi
“Kitle irtibatının ve kitle etkileşiminin arttığı bir periyotta keşfedilen radyonun kısa bir süre içerisinde ticari potansiyeli de keşfedildi” diyen Dr. Öğretim Üyesi Esennur Sirer, kelamlarına şöyleki devam etti:
“İlk kere Amerika’da radyo yayınlarının reklam iletmek için de kullanılabileceğinin farkına varıldı. Pittsburg’daki KDKA isimli radyo kanalı, batı kaynaklarında nizamlı yayın yapan ve birinci radyo yayınlarını başlatan kanal olarak radyoculuk tarihine geçti. Amerikalılar radyoyu büsbütün ticari araç olarak değerlendirirken, radyo istasyonlarının kurulmasından radyo yayınlarının yapılmasına kadar tüm süreci özel bölümün eline bıraktılar. Avrupa’da ise farklı eğilimler ortaya çıkmıştı. Yayıncılık bir süre özel şirketler tarafınca yürütülse de kısa vakit daha sonra ülkeler kendi hudutları içerisinde yapılan yayınları çeşitli biçimlerde devlet denetimine aldı.”
İnternetle radyonun tesir alanı sınırsızlaştı
20’nci yüzyılın sonuna hakikat FM radyo yayınlarının yaygınlaşması ve özel yayıncılığın artması ile birlikte dinleyici rekabetinde de artış yaşandığına dikkat çeken Sirer, “bu vakitte küçük topluluklara seslenen ya da tematik içerikler hazırlayan radyo yayıncılığı periyodu başladı. Radyonun en değerli özelliği vakit ve yer gözetmeksizin her an insanların yanında olabilmesidir. Transistörün icadıyla boyutları küçülmeye başlayan radyo, günümüzde internet teknolojisiyle bir arada tesir alanını da sınırsızlaştırmaya başladı. Bugün tüm dünyada bir fazlaca radyo yayını internet yolu ile veriliyor. Ülkemizde ise yüzde 98 oranında özel radyo kanalı, internet aracılığı ile yayınlarını tüm dünyaya duyuruyor.” diye konuştu.
Web 2.0 ile yayıncılık anlayışı değişti
Web 2.0 denilen ve internet sirkülasyonlu olarak şahsi içerik üretiminin başladığı 2000’li senelerdan itibaren de radyonun içerik yapısında değişiklikler olduğunu belirten Dr. Öğretim Üyesi Esennur Sirer, kelamlarını şu biçimde tamamladı:
“Radyo programlarına telefon yoluyla iştirakler ve müzik isteğinde bulunmalar, yerini toplumsal medya aracılığıyla interaktif iştirakli bir yayıncılık anlayışına bıraktı. Yayıncılar bu durumu kendi lehlerine kullanarak program içeriklerini bu yeni duruma nazaran oluşturdular ve dinleyicileri ile daha yakın ilgiler kurdukları programlar üretmeye başladılar. Teknolojik gelişmeler devam ettikçe radyo yayıncılığında farklı pencereler açılmaya devam edecektir. Radyonun herkese seslenebilmesi, yani her yerde ve her mecrada dinlenebilmesi, heyetim ve işletim maliyetinin düşük olması radyo yayıncılığını ulaşılır ve sürdürülebilir yapıyor.”
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
Üsküdar Üniversitesi Bağlantı Fakültesi Radyo, Televizyon ve Sinema Kısım Lideri Dr. Öğretim Üyesi Esennur Sirer, ömrümüzde değerli bir yere sahip olan radyonun vakit ortasındaki dönüşümünü kıymetlendirdi.
Radyo 1896’da telsiz olarak isimlendiriliyordu
20’nci yüzyılın birinci yarısında insanların hayatına giren radyonun teknolojideki gelişmelerle birlikte dönüşerek ve değişerek hayatına devam ettiğini belirten Dr. Öğretim Üyesi Esennur Sirer, “Aslında radyo ile ilgili birinci gelişme telsizin kullanılmasıyla başladı. 1896 yılında Markoni birinci telsiz sinyalini iletmeyi başardı. bu biçimdelarda radyo ‘telsiz’ olarak isimlendiriliyordu. Markoni telsizi deniz, deniz çok bağlantının ve de savaş sanayiinin vazgeçilmez bir modülü haline getirdi. Birinci Dünya Savaşı’nın akabinde da radyo, ticari kullanıma açılarak insanlığın hizmetine sunuldu.” dedi.
Ticari potansiyeli kısa müddette keşfedildi
“Kitle irtibatının ve kitle etkileşiminin arttığı bir periyotta keşfedilen radyonun kısa bir süre içerisinde ticari potansiyeli de keşfedildi” diyen Dr. Öğretim Üyesi Esennur Sirer, kelamlarına şöyleki devam etti:
“İlk kere Amerika’da radyo yayınlarının reklam iletmek için de kullanılabileceğinin farkına varıldı. Pittsburg’daki KDKA isimli radyo kanalı, batı kaynaklarında nizamlı yayın yapan ve birinci radyo yayınlarını başlatan kanal olarak radyoculuk tarihine geçti. Amerikalılar radyoyu büsbütün ticari araç olarak değerlendirirken, radyo istasyonlarının kurulmasından radyo yayınlarının yapılmasına kadar tüm süreci özel bölümün eline bıraktılar. Avrupa’da ise farklı eğilimler ortaya çıkmıştı. Yayıncılık bir süre özel şirketler tarafınca yürütülse de kısa vakit daha sonra ülkeler kendi hudutları içerisinde yapılan yayınları çeşitli biçimlerde devlet denetimine aldı.”
İnternetle radyonun tesir alanı sınırsızlaştı
20’nci yüzyılın sonuna hakikat FM radyo yayınlarının yaygınlaşması ve özel yayıncılığın artması ile birlikte dinleyici rekabetinde de artış yaşandığına dikkat çeken Sirer, “bu vakitte küçük topluluklara seslenen ya da tematik içerikler hazırlayan radyo yayıncılığı periyodu başladı. Radyonun en değerli özelliği vakit ve yer gözetmeksizin her an insanların yanında olabilmesidir. Transistörün icadıyla boyutları küçülmeye başlayan radyo, günümüzde internet teknolojisiyle bir arada tesir alanını da sınırsızlaştırmaya başladı. Bugün tüm dünyada bir fazlaca radyo yayını internet yolu ile veriliyor. Ülkemizde ise yüzde 98 oranında özel radyo kanalı, internet aracılığı ile yayınlarını tüm dünyaya duyuruyor.” diye konuştu.
Web 2.0 ile yayıncılık anlayışı değişti
Web 2.0 denilen ve internet sirkülasyonlu olarak şahsi içerik üretiminin başladığı 2000’li senelerdan itibaren de radyonun içerik yapısında değişiklikler olduğunu belirten Dr. Öğretim Üyesi Esennur Sirer, kelamlarını şu biçimde tamamladı:
“Radyo programlarına telefon yoluyla iştirakler ve müzik isteğinde bulunmalar, yerini toplumsal medya aracılığıyla interaktif iştirakli bir yayıncılık anlayışına bıraktı. Yayıncılar bu durumu kendi lehlerine kullanarak program içeriklerini bu yeni duruma nazaran oluşturdular ve dinleyicileri ile daha yakın ilgiler kurdukları programlar üretmeye başladılar. Teknolojik gelişmeler devam ettikçe radyo yayıncılığında farklı pencereler açılmaya devam edecektir. Radyonun herkese seslenebilmesi, yani her yerde ve her mecrada dinlenebilmesi, heyetim ve işletim maliyetinin düşük olması radyo yayıncılığını ulaşılır ve sürdürülebilir yapıyor.”
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı