Hiç konuşmamak hangi deyimdir ?

Aylin

New member
**“Hiç Konuşmamak” Deyiminin Derinliklerine Yolculuk: Geçmişten Günümüze**

Merhaba arkadaşlar! Son zamanlarda bir deyim kulağıma takıldı ve merak ettim: *“Hiç konuşmamak”* deyimi gerçekten ne anlama geliyor? İster istemez bu deyimin tarihsel kökenlerini ve günümüzdeki etkilerini düşündüm. Bu kadar yaygın kullanılan bir deyim nasıl bir anlam taşıyor ve aslında kimleri, neden sessiz kalmaya itiyor? Bu konuyu sizlerle derinlemesine incelemeye ne dersiniz? Hazırsanız, başlıyoruz!

**Deyimin Kökeni: Sözsüz Anlatımın Gücü**

“Hiç konuşmamak”, bildiğimiz gibi genellikle bir kişinin, bir durumu ya da olayı görmezden gelmesi ya da sessiz kalması anlamında kullanılır. Ancak bu deyimin tarihsel kökenlerine baktığımızda, aslında çok daha derin bir anlam taşıdığını görürüz.

Bu deyim, eski Türk toplumlarında ve Orta Asya'da "susmak" ya da "sessiz kalmak", bir tür toplumsal denetim aracı olarak kullanılıyordu. Özellikle kölelerin ve alt sınıfların kendilerini ifade edebilme gücüne sahip olamadıkları toplumlarda, susmak bir tür güvenlik sağlama, tepkisiz kalma şekliydi. Söz hakkı olmayan birinin, ortada görünmeyerek yaşadığı huzursuzluklardan korunması gerekirdi. Günümüze geldiğinde ise, toplumdaki baskılardan ya da ilişki sorunlarından kaçan bireylerin kullandığı bir stratejiye dönüşmüştür.

Kadınlar genellikle toplumsal normlardan daha çok etkilenmiş ve bu deyim onların hayatta kalma biçimlerinden biri olmuştur. *“Hiç konuşmamak”*, bazen güvensiz bir ortamda sessiz kalmak, bazen de duygusal zorluklardan kaçma yöntemidir.

**Erkeklerin Perspektifi: Stratejik Bir Seçim Olarak Sessizlik**

Erkeklerin çoğu, "hiç konuşmamak" deyimini bir strateji olarak kullanma eğilimindedir. Çoğu zaman duygusal ya da ilişkisel karmaşalardan kaçmak amacıyla sessiz kalmayı tercih ederler. Bu, onların kendilerini koruma yöntemlerinden biri olarak görülebilir. Erkekler, genellikle daha az empatik bir bakış açısına sahip olurlar ve iletişimde çözüm odaklı bir yaklaşım sergilerler.

Mesela, bir iş ortamında bir erkek, tartışma ortamında ya da rekabetçi bir ortamda *“hiç konuşmamak”* deyimini bir güç gösterisi olarak kullanabilir. Zira bazen strateji, sesini çıkarmadan ya da müdahil olmadan durumu gözlemlemek ve beklemek olabilir. Ayrıca, duygusal açıdan daha mesafeli olan bir erkek için sessizlik, yalnızca bir korunma yolu değil, aynı zamanda bir durumun stratejik çözümüne yönelik düşünme süreci olabilir.

Bir erkek, özellikle ağır bir tartışmanın ortasında, çoğu zaman “konuşmak” yerine durumu analiz etmeyi ve olayların doğal akışına göre hareket etmeyi tercih edebilir. Bu bakış açısı, duygusal bir tepki vermektense, daha mantıklı ve planlı bir çözüm için fırsat tanır.

**Kadınların Perspektifi: Empati ve İletişimde Sessizliğin Anlamı**

Kadınlar ise, “hiç konuşmamak” deyimini daha çok ilişkilerde ve sosyal bağlarda empati kurma amacıyla kullanma eğilimindedirler. Duygusal bir gerilim olduğunda, kadınlar genellikle sözsüz bir tepki verirler ve bu bazen bir süreliğine sessiz kalmayı içerebilir. Bu tür bir sessizlik, onları “bağlantı kurmaya” yönelik bir strateji olarak da görülebilir.

Kadınlar için sessizlik, bazen karşındaki kişiye olan anlayışı göstermek için kullanılabilir. Duygusal bir durumla karşılaşıldığında, kadınlar karşılarındaki kişinin duygusal ihtiyacına saygı göstermek adına bazen sessiz kalabilirler. Bu, sadece dinlemek ve duygusal desteği sağlamak amacı taşır. Böylece, “hiç konuşmamak”, bir savunma ya da kaçış değil, empatik bir yaklaşım olarak kendini gösterir.

Örneğin, bir kadın, sevdiği birine büyük bir hata yaptığında ya da üzgün olduğunda, ona bir süre sessiz kalarak, her şeyin yerine oturmasını ve duygusal dengenin sağlanmasını bekler. Bu, onun duygusal zekâsını ve ilişkisel yeteneklerini sergileyen bir davranış biçimidir.

**Günümüzde “Hiç Konuşmamak” ve Sosyal Dinamikler**

Günümüz toplumunda, “hiç konuşmamak” deyimi hala oldukça yaygın şekilde kullanılıyor, ancak bu deyimin farklı etkileri var. Sosyal medya ve dijital iletişimin yaygınlaştığı bu çağda, bazen insanlar kendilerini ifade etmek yerine sessiz kalmayı tercih edebiliyorlar. Bu bazen stratejik bir seçim, bazen de sosyal bağların zayıflamasına bağlı bir durum olabiliyor.

Kadınlar, toplumsal normlardan kaynaklı baskılar yüzünden hala daha çok sessiz kalma eğilimindeyken, erkekler çoğunlukla güç gösterisi yapmak amacıyla konuşmama yoluna gidebiliyorlar. Ancak, her iki cinsiyet için de dijital çağda iletişimsizlik ve sessizlik, bazen toplumsal bir savunma aracı haline gelebiliyor. Artık insanlar, duygusal güvensizlik, yalnızlık ya da yalnızca stratejik bir duruş sergileyerek dijital platformlarda sessizliği seçebiliyorlar.

Bir örnek vermek gerekirse, sosyal medyada bir tartışma başladığında, genellikle erkekler daha fazla savunmaya geçer ve tartışmayı çözmeye çalışırken, kadınlar daha çok susarak, konuşmadan olayı izleme eğiliminde olurlar. Sosyal medyanın anonimliği, bu sessizliğin daha da güçlenmesine yol açmaktadır.

**Gelecekteki Olası Sonuçlar: Sessizliğin Gücü**

Peki ya gelecekte? “Hiç konuşmamak” deyimi ne şekilde evrilecek? Teknolojinin gelişmesiyle, insanlar daha az yüz yüze iletişim kuracaklar, bu da sessizliğin sosyal bir seçenek haline gelmesini sağlayabilir. İnsanlar, daha fazla dijital platformlarda birbirleriyle iletişim kurarken, sessizlik bazen de stratejik bir iletişim biçimi olarak kabul edilebilir.

Özellikle dijital medya ve sanal iletişimde, sözcüklerin değeri azalabilirken, sesizliğin kendisi, bir “ifade biçimi” olarak ortaya çıkabilir. Dijital izlerin silinmesi, konuşmaların kaybolması ve anonim kalma arzusu, bu deyimin sosyal hayatta daha da önemli hale gelmesine yol açabilir.

**Sonuç: “Hiç Konuşmamak” Bir Strateji mi, Yoksa Bir Güvenlik Aracı mı?**

Günümüzde “hiç konuşmamak” deyimi, hem erkeklerin stratejik bakış açısını hem de kadınların empatik, topluluk odaklı yaklaşımını içeren çok katmanlı bir ifade olarak karşımıza çıkıyor. Sessizliğin hem kişisel bir güvenlik önlemi hem de sosyal ilişkilerdeki empatiyi artırma aracı olarak kullanılması, bu deyimin modern dünyadaki çok yönlü işlevini gösteriyor.

Peki ya siz? “Hiç konuşmamak” deyimini daha çok hangi durumlarda kullanıyorsunuz? Bu deyimin toplumdaki yerini nasıl görüyorsunuz?