Dinimize göre kibir nedir ?

Mr.T

Administrator
Yetkili
Admin
Dinimize Göre Kibir Nedir? – Bir Hikaye Üzerinden Düşüncelerimiz

Merhaba arkadaşlar,

Bu yazımda, kibir konusunda düşündükçe daha derinleşen, iç içe geçmiş bir hikaye paylaşmak istiyorum. Bu hikayede, kibir ile ilgili dinimizin öğretilerini anlamamıza yardımcı olacak önemli çıkarımlar bulabileceğimizi düşünüyorum. Gelin, birlikte bu hikayeyi keşfederken konunun toplumsal ve bireysel etkilerini de ele alalım.

Hikayenin Başlangıcı: İki Arkadaş ve Bir Gece Sohbeti

Bir zamanlar, köyün dışında bir çiftlikte, birbirine çok yakın iki dost yaşarmış: Emir ve Elif. Emir, çok zekiydi, her zaman çözüm odaklı düşünürdü. O, her sorunun bir çözümü olduğuna inanır ve stratejik düşünerek problemleri hızlıca çözmeye çalışırdı. Elif ise farklıydı; o empatik, duygusal zekâsı güçlü bir insandı. Her insanı anlamak, onların duygularına değer vermek ve ilişkileri düzgün tutmak için çaba gösterirdi.

Bir gün, Elif ve Emir uzun bir yürüyüş yaparken, köylerinin en zengin adamı olan Hakkı Efendi’nin kibirli tavırları hakkında konuşuyorlardı. Emir, Hakkı Efendi’nin herkese yukarıdan bakmasından ve her fırsatta gücünü göstermekten hoşlanmadığını dile getiriyordu. Elif ise, Hakkı Efendi’nin kibirli tavırlarının altında bir boşluk, bir korku yatabileceğini söylüyordu. Bu tartışma, aralarındaki bakış açılarındaki farkları ortaya koymuştu.

Kibir Nedir? – Emir’in Düşünceleri

Emir, “Kibir, insanın kendi değerini başkalarının önünde büyütmeye çalışmasıdır” diyordu. “Bir kişinin kendisini diğerlerinden üstün görmesi, sahip olduklarına güvenerek başkalarını küçümsemesi kibirdir. Dinimiz de bunu yasaklar. Kibir, insanı Allah’a karşı da büyüklenmeye iter, bir nevi kalbi karartır. Allah, kullarının eşit olduğunu, sadece takva ile üstün olabileceğimizi vurgular. Kibirli bir insan, bu gerçeği göz ardı eder.”

Elif biraz sessiz kaldı, sonra cevap verdi: “Evet, Emir. Ancak bence kibir sadece dışarıya yansıyan bir şey değil. İçsel olarak da insanın ruhunu karartır. Kibirli biri, aslında en çok kendini kaybetmiş kişidir. Kendini büyük görme çabası, içindeki güvensizlikten kaynaklanır. O yüzden dinimiz de kibri yasaklar, çünkü kibir insanı yalnızlaştırır.”

Kadın ve Erkek Perspektifinden Kibir – Duygusal ve Stratejik Yaklaşımlar

Emir, çözüm odaklı biri olarak, Hakkı Efendi’nin kibirli tavırlarına bir çözüm arıyordu. "O zaman Hakkı Efendi’yi ne yapmalıyız?" diye sordu Elif’e. Elif, içinden bir şeylerin karıştığını hissederek şöyle yanıtladı: "Kibir, dışarıda görünen bir şey olabilir ama aslında en derinlerinde bir acı vardır. Hakkı Efendi ile empati kurmaya çalışmak, onun bu tavırlarının kökenine inmek gerekebilir. Belki de o kadar yalnız hissediyordur ki, insanlar ona değer verinceye kadar böyle davranmaya çalışıyordur."

İşte burada, erkeklerin çözüm odaklı yaklaşımı ve kadınların ilişkisel, empatik bakış açısı arasındaki denge ortaya çıkıyordu. Emir, bir çözüm bulmaya çalışırken, Elif insan ruhunun derinliklerine inmeye çalışıyordu. Fakat her iki bakış açısının da kibirle mücadelede önemli bir rol oynadığını unutmadılar. Bir yanda strateji ve çözüm, diğer yanda ise empati ve anlamlı ilişkiler vardı.

Kibir ve Toplumsal Yansımaları – Tarihsel Perspektif

Emir ve Elif’in sohbeti ilerledikçe, kibir hakkında daha fazla şey öğrendiler. Emir, kibirin tarihsel açıdan da ne kadar tehlikeli olduğunu anlatmaya başladı. "Kibir, tarih boyunca toplumların çöküşüne neden olmuştur. Bakın, Roma İmparatorluğu'nun çöküşüne yol açan birçok faktör arasında kibir de vardı. İmparatorlar, halkın yanında kendilerini tanrı gibi görüp onları küçümsemişlerdi. Aynı şekilde, Orta Çağ'da Avrupa'da sınıf ayrımları ve kibirli soyluların halkla olan ilişkileri toplumda derin yaralar bırakmıştır."

Elif, “Dinimiz de kibirle çok ilgilenir, çünkü kibir insanın insanlıktan çıkmasına neden olabilir. Allah, kulunun kalbine bakar ve kibir, bir insanın kalbinin kararmasına yol açar. Bir kişi kendisini başkalarından üstün görmeye başladığında, o zaman kalbinde yalnızca büyüklenme, gurur ve egonun yer almasına sebep olur. Bu da insanın Allah’a yaklaşmasını engeller.”

Kibirle Mücadele: Çözüm ve Kişisel İntibalar

Gün sonunda, Emir ve Elif köylerine geri dönerken kibirle ilgili çok şey düşünmüşlerdi. Elif, "Kibir, sadece başkalarına karşı değil, bazen kendi içimizde de olabilir. Biz kendimizi başkalarından üstün görmeye başladığımızda, aslında doğru yolu kaybediyoruz. İnsanlar, kibirli bir tavır yerine, tevazu ve alçakgönüllülükle hareket ettiklerinde hem kendilerine hem de çevrelerine huzur getirirler."

Emir, Elif’in söylediklerinden etkilenmişti ama yine de pratik bir çözüm önerisi düşündü: “Belki de en iyi çözüm, kibirli insanlarla konuşarak onlara başkalarının gözünden bakmalarını sağlamak olabilir. Bir kişi kibirli olduğunda, ona gerçek değeri gösteren bir yaklaşım sergilemek gerekebilir.”

Sonuç ve Soru: Kibir ve Bizim İlişkimiz

Sonuçta, kibir dinimizde kesinlikle reddedilen bir özellik olarak karşımıza çıkıyor. Hem erkeklerin çözüm odaklı, hem de kadınların empatik yaklaşımını birleştirerek kibirle daha etkili bir şekilde mücadele edebiliriz. Hepimiz, kibirli bir dünyada daha tevazulu olmayı öğrenmeliyiz. Peki ya siz? Kibirli tavırlara nasıl yaklaşıyorsunuz? Kendi hayatınızda kibirle mücadele etmek için ne gibi adımlar atıyorsunuz?

Hikayeyi okuduktan sonra kibirle ilgili ne gibi düşünceleriniz var? Hakkı Efendi’nin kibirli tavırlarına karşı empati ile yaklaşan Elif mi daha doğruydu, yoksa çözüm odaklı yaklaşan Emir mi?