Boşluk doldurma çoktan seçmeli mi ?

Irem

New member
Boşluk Doldurma Çoktan Seçmeli mi? — Küresel ve Yerel Açıdan Öğrenmenin, Kültürün ve İnsan Farklılıklarının Hikayesi

Selam sevgili forumdaşlar,

Bugün size hem basit gibi görünen hem de düşündükçe derinleşen bir soruyla geldim:

Boşluk doldurma çoktan seçmeli mi?

İlk bakışta bu bir sınav sorusu gibi duruyor, değil mi? Ama aslında bu sorunun ardında, hem eğitim sistemlerinin hem de kültürlerin dünyaya bakışını anlamamızı sağlayacak bir hikâye gizli.

Bu yazıda, boşluk doldurma ile çoktan seçmeli sistemlerin sadece birer “soru tipi” değil, toplumların düşünme biçimlerini yansıtan aynalar olduğunu konuşalım istiyorum.

Gelin birlikte bu konuyu hem küresel hem yerel gözle ele alalım; hem biraz veriyle hem biraz insan hikâyeleriyle.

---

Boşluk Doldurma: Yaratıcılığın Alanı mı, Belirsizliğin Kaynağı mı?

Boşluk doldurma soruları, öğrencinin yalnızca bilgiyi hatırlamasını değil, aynı zamanda anlam kurmasını ister.

Bir cümlenin içindeki boşluğu doldurmak, bilgi kadar yorum da gerektirir.

Bu nedenle boşluk doldurma soruları, özellikle Asya ve Avrupa eğitim sistemlerinde eleştirel düşünmeyi geliştirmek için kullanılır.

UNESCO’nun 2022 Eğitim Raporu’na göre, Japonya ve Finlandiya gibi ülkelerde boşluk doldurma türü sorular, öğrencilerin “neden-sonuç” ilişkisi kurma becerilerini güçlendirdiği için temel öğrenme yöntemlerinden biri.

Ancak aynı raporda dikkat çekici bir detay var:

Bu yöntem, özgüveni düşük öğrencilerde stres yaratabiliyor. Çünkü cevap tek değil, farklı yorumlara açık.

Yani, boşluk doldurma bir yönüyle yaratıcılığın özgürlüğü, diğer yönüyle belirsizliğin kaygısıdır.

---

Çoktan Seçmeli: Düzenin, Pratikliğin ve Kontrolün Sembolü

Diğer yanda çoktan seçmeli sorular var.

Net, ölçülebilir, sistematik.

ABD, Türkiye ve Güney Kore gibi ülkelerde bu yöntem, hem sınav ekonomisinin hem de eğitimdeki rekabetin bir sonucu olarak yaygın.

OECD’nin 2023 PISA analizine göre, çoktan seçmeli sınavlar değerlendirme açısından daha hızlı ama öğrenme derinliği açısından daha yüzeysel sonuçlar doğuruyor.

Yani sistem, “bileni” değil, “seçeni” ödüllendiriyor.

Ama çoktan seçmeli sistemin güçlü bir yanı da var: fırsat eşitliği.

Bir öğretmen Japonya’da öğrencinin yorum gücünü değerlendirirken, Türkiye’de bir öğretmen milyonlarca öğrenciyi ölçmek zorunda.

İşte o zaman çoktan seçmeli, adil bir kıyaslama aracına dönüşüyor.

Bu yönüyle, çoktan seçmeli sistem küresel düzeyde modernleşmenin ve standardizasyonun sembolü.

---

Kültürel Farklılıklar: Batı’nın Seçiciliği, Doğu’nun Düşünsel Derinliği

Eğitim kültürü, aslında toplumun dünya görüşünü yansıtır.

Batı toplumları, bireyin karar verme becerisini geliştirmeye odaklandığı için çoktan seçmeli sorularla “karar verme pratiği” kazandırır.

Doğu toplumları ise bağlamı anlamaya, detayı çözmeye ve bütünsel düşünmeye önem verir — bu nedenle boşluk doldurma gibi sorularla öğrencinin anlam üretme kapasitesini ölçer.

Bir Amerikalı öğrenci “doğru cevabı” bulmayı hedeflerken, bir Japon öğrenci “doğru mantığı” kurmayı öğrenir.

İşte bu fark, iki farklı uygarlığın öğrenme felsefesini oluşturur.

---

Yerel Perspektif: Türkiye’de Boşluk Doldurma mı, Çoktan Seçmeli mi?

Türkiye’de eğitim sistemi uzun yıllar çoktan seçmeli sınavlar etrafında şekillendi.

YGS, LYS, YKS, KPSS…

Bu sınavların formatı, bir neslin düşünme biçimini bile etkiledi.

“Yanlış yapmaktan korkma” yerine “doğru şıkkı bul” kültürü oluştu.

Ancak son yıllarda Milli Eğitim Bakanlığı, özellikle ortaokul ve lise düzeyinde boşluk doldurma, kısa cevaplı ve yorum sorularını artırmaya başladı.

Amaç, öğrenciyi ezberden çıkarıp düşünmeye teşvik etmek.

Yani Türkiye, yavaş yavaş “şık seçen” toplumdan, “cevap üreten” topluma geçiyor.

Bu değişim sadece eğitim değil, kültürel bir dönüşüm de demek.

---

Erkek ve Kadın Yaklaşımları: Çözüm mü, Bağlantı mı?

Toplumsal cinsiyet perspektifinden baktığımızda, erkekler ve kadınlar bu iki öğrenme biçimine farklı eğilimler gösteriyor.

Erkekler genellikle sonuç odaklı bir zihniyetle yaklaşıyorlar.

Çoktan seçmeli sistem, onların doğrudan çözüm arayışına hitap ediyor.

Bir mühendis ya da teknisyen gibi: “Ver bana seçenekleri, en uygununu seçeyim.”

Kadınlar ise ilişki kurma ve anlam bütünlüğü üzerine düşünmeyi seviyor.

Boşluk doldurma, onların empatik ve bağ kuran doğasına daha yakın.

Bir cümledeki eksik kelimeyi bulmak, aslında bir hikâyenin eksik duygusunu tamamlamak gibi.

Bu yüzden kadınlar genellikle öğrenmede “bağlam” ararken, erkekler “sonuç” arıyor.

İkisi birleştiğinde ise ortaya hem düşünsel hem duygusal derinliği olan bir eğitim anlayışı çıkıyor.

---

Küreselleşme Çağında Öğrenme: Şıklar mı, Cümleler mi Kurtaracak?

Bugünün dünyasında yapay zekâ, çevrimiçi eğitim ve hibrit öğrenme modelleri artık sadece bilgiyi değil, düşünme biçimini de dönüştürüyor.

Artık sınav sorusu değil, hayat sorusu çözülüyor:

Bilgiyi ezberleyen mi başarılı olacak, yoksa bilgiden anlam üreten mi?

Birçok ülkede eğitim reformları, bu nedenle “çoktan seçmeli ile boşluk doldurma” arasındaki dengeyi kurmaya çalışıyor.

Çünkü hayat da artık tek şıktan ibaret değil.

Gerçek dünya, boşluklarla dolu bir metin gibi.

Ve her birey, o boşlukları kendi deneyimiyle doldurmak zorunda.

---

Bir Öğrencinin Gözünden: Şıkları Değil, Hayatı Seçmek

Bir lise öğrencisi olan Ayşe şöyle diyor:

“Ben çoktan seçmeli sorularda hep heyecanlanıyorum, ama boşluk doldurmalarda kendimi özgür hissediyorum. Çünkü orada kendi cümlemi kurabiliyorum.”

Bir diğeri, Mehmet, farklı düşünüyor:

“Ben netlik isterim. Şıklar arasında seçim yapmak bana güven verir. Hayat zaten yeterince belirsiz, sınavda en azından seçenek olsun.”

İşte eğitim sistemlerinin denklemi tam burada:

Bir taraf özgürlük istiyor, diğeri güven.

Aslında ikisi de haklı.

---

Forumdaşlara Soru: Sizce Hayat Çoktan Seçmeli mi, Boşluk Doldurma mı?

Peki siz ne düşünüyorsunuz sevgili forumdaşlar?

Hayatın kendisi mi boşluk doldurma, yoksa her gün çoktan seçmeli bir sınav mı?

Kendi öğrenme tarzınız hangisine daha yakın?

Birini doğru yapan şey nedir sizce: Belirsizlikle dans etmek mi, netlik içinde karar vermek mi?

Yorumlarda kendi eğitim deneyimlerinizi, ülkenizdeki farklılıkları ve gözlemlerinizi paylaşın.

Belki de birlikte keşfederiz: bazen hayatın doğru cevabı şıklarda değil, doldurduğumuz boşluklardadır.