Yeni yasaya göre malulen emeklilik şartları nelerdir ?

Melis

New member
Yeni Yasaya Göre Malulen Emeklilik Şartları: Sosyal Yapılar, Eşitsizlikler ve Toplumsal Normlar Çerçevesinde Bir Analiz

Giriş: Malulen Emeklilik ve Toplumsal Eşitsizlikler

Yeni yasayla birlikte malulen emeklilik koşulları değişti ve bu durum, sağlık sorunları nedeniyle iş gücünden ayrılan bireyler için önemli bir düzenleme getirdi. Ancak bu düzenleme, sadece hastalıklar ve iş gücüne etkisiyle sınırlı kalmıyor. Aynı zamanda toplumsal cinsiyet, sınıf ve ırk gibi sosyal faktörlerin de malulen emeklilik hakkına erişim üzerinde belirleyici bir rolü var. Herkesin sağlık sorunları karşısında eşit fırsatlara sahip olması beklenemez, çünkü toplumdaki yapısal eşitsizlikler, bireylerin bu fırsatları kullanmasını engelleyen bariyerler oluşturuyor.

Bu yazıda, malulen emekliliğin yeni yasalar çerçevesinde nasıl şekillendiğini, toplumsal cinsiyetin, sınıfın ve ırkın bu süreci nasıl etkilediğini inceleyeceğim. Kadınlar ve erkekler arasındaki farkları, toplumsal cinsiyet normlarının ve sınıfın bu süreçteki rolünü vurgularken, aynı zamanda bireylerin bu hakka ulaşma yollarındaki zorlukları derinlemesine analiz edeceğim.

Yeni Malulen Emeklilik Yasası: Temel Şartlar ve Değişiklikler

Yeni yasaya göre, malulen emekli olabilmek için kişinin sigortalı olarak çalıştığı dönemde belirli bir prim günü ve hastalık sonucu çalışma gücünün en az %60'ını kaybetmesi gerekmektedir. Bu oran, kişinin sağlık durumunun iş gücüne etkisini somutlaştıran bir kriterdir. Ancak hastalık türleri ve kişisel durumlar, bu koşulu karşılamak için farklı şekilde değerlendirilebiliyor.

2025 yılında yapılan düzenlemeyle, malulen emekli olmak için gereken prim günü sayısı ve hastalık türleri konusunda daha net sınırlamalar getirilmiştir. Ayrıca, bir hastalığın malulen emeklilik hakkı doğurup doğurmayacağına karar verirken, hastalığın tedavi edilebilirliği ve kişinin yaşam kalitesine etkisi de göz önüne alınmaktadır. Bu değişiklikler, sağlık sorunu yaşayanlar için bir rahatlama sağlasa da, sosyal yapılar ve eşitsizlikler bu süreci karmaşık hale getirebiliyor.

Toplumsal Cinsiyet Eşitsizlikleri ve Malulen Emeklilik

Kadınların sağlık sorunları nedeniyle malulen emekli olmaları, erkeklere kıyasla daha farklı bir dinamikle işliyor. Kadınlar, genellikle aile içi bakım sorumluluklarını daha fazla üstleniyor ve bu durum iş hayatına katılımlarını sınırlıyor. Kadınların iş gücüne katılım oranı erkeklere göre daha düşük ve bu, erken yaşta malulen emekliliğe başvuracak kadın sayısının da az olmasına neden oluyor. Bununla birlikte, kadınların sağlık sorunları nedeniyle iş gücünden ayrılması, toplumsal olarak daha az kabul görebilir.

Kadınlar, sağlık sorunları ve iş güvencesizliği ile birlikte, emeklilik hakkına erişimde daha fazla zorluk yaşıyorlar. Kadınlar arasında kanser gibi tedavi süreci uzun ve yıpratıcı hastalıkların yaygınlığı artarken, aynı zamanda sigortasız ya da düşük ücretli işlerde çalışan kadın sayısı da fazladır. Bu, onların prim günlerini tamamlamalarını ve emekliliğe hak kazanmalarını zorlaştırır.

Bir örnek üzerinden gidersek, kanser tedavisi gören bir kadın, hem tedavi sürecinin getirdiği yıpranma hem de ailevi sorumlulukları nedeniyle iş gücünden ayrılmak zorunda kalabilir. Ancak, sigortasız çalışan ya da düşük ücretli işlerde olan kadınlar için malulen emeklilik hakkına ulaşmak bir hayli zorlaşabilir. Kadınların yaşadığı bu zorluklar, toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin bir yansımasıdır ve bu sorunun çözülmesi için yapısal değişiklikler gerekmektedir.

Erkekler ve Stratejik Yaklaşımlar: Çözüm Odaklı Perspektif

Erkekler için ise malulen emeklilik, daha çok çözüm odaklı ve pragmatik bir yaklaşımı gerektiriyor. Erkekler genellikle iş gücünün geçim kaynağını sağlamada başrol oynarlar ve bu nedenle erken yaşta malulen emekli olmak, onları duygusal ve ekonomik açıdan zorlayabilir. Fakat sağlık sorunları nedeniyle çalışamadıkları durumda, bu hakka başvurmaları daha yaygındır. Örneğin, kalp hastalıkları, kanser gibi ciddi hastalıklar, erkeklerin malulen emeklilik hakkını kazanmalarında etkili olabilir.

Erkekler bu süreçte çözüm odaklı yaklaşarak, malulen emekliliği daha çok bir geçiş dönemi olarak görürler. Bu, onların ekonomik güvenliğini sağlamak ve sağlıklarına odaklanmak için bir fırsat olabilir. Ancak, erkeklerin de sağlık sorunları nedeniyle malulen emekliliğe başvurmaları, sınıf ve ekonomik koşullarla bağlantılıdır. Düşük ücretli işlerde çalışan erkekler de, sağlık problemleri nedeniyle malulen emeklilik hakkına başvurabilir, ancak bu durumda sigorta primlerini tam olarak yatırmamış olabileceklerinden bu fırsatı elde etmeleri zorlaşabilir.

Sınıf, Irk ve Malulen Emeklilik: Eşitsizliklerin Derinleşen Yüzleri

Sınıf ve ırk faktörleri, malulen emeklilik hakkına erişimde büyük rol oynar. Türkiye'de düşük gelirli işlerde çalışanlar, sigortasız çalışanlar ve özellikle göçmen işçiler, sağlık sorunları nedeniyle erken emeklilik hakkına ulaşmakta zorlanabilirler. Sosyal güvencelerinin eksik olması, prim günlerinin tamamlanmasını engeller ve bu da onları emeklilik hakkından mahrum bırakabilir.

Özellikle göçmen işçiler, çoğunlukla düşük ücretli, sigortasız ya da geçici işlerde çalışmaktadır. Bu durum, sağlık sorunlarıyla mücadele ederken, malulen emeklilik hakkına başvurmalarını zorlaştırır. Göçmen işçiler, hem sınıfsal hem de ırksal anlamda ayrımcılığa uğrayabilirler, bu da onların emeklilik hakkına ulaşmalarını engelleyen bir diğer faktördür.

Sonuç ve Tartışma: Malulen Emeklilik Hakkı Herkes İçin Erişilebilir Mi?

Yeni malulen emeklilik yasası, sağlık sorunları yaşayan bireyler için önemli bir hak sağlasa da, bu hakkın erişilebilirliği sosyal yapılar ve eşitsizlikler tarafından sınırlandırılmaktadır. Kadınlar, erkekler, düşük gelirli bireyler ve göçmen işçiler, malulen emekliliğe başvururken çeşitli engellerle karşılaşabilirler. Toplumsal cinsiyet, sınıf ve ırk gibi faktörler, bireylerin bu hakka ulaşmalarını etkileyen önemli unsurlardır.

Tartışma sorusu: Yeni malulen emeklilik yasası, herkes için adil bir fırsat sunuyor mu? Sosyal yapılar ve eşitsizlikler göz önüne alındığında, emeklilik sisteminde ne tür değişiklikler yapılması gerekir? Bu eşitsizliklerin çözülmesi için hangi adımlar atılabilir?