Eurovision
Member
Yasemin SALİH
Geçtiğimiz hafta sonunda, Koronavirüs Bilim Kurulu’nun tavsiyeleri ve Sıhhat Bakanlığı’nın aldığı karar doğrultusunda İçişleri Bakanlığı, 81 vilayet valiliğine koronavirüs salgınının son periyottaki seyri ve yeni belirlenen toplumsal kurallarla ilgili bir yazı gönderdi. Yazıda en epey dikkat çeken başlıklardan biri de “Aşısız şahısların PCR testi zorunluluğu”nu içeriyordu. Özetle uçaklar haricindeki kapalı ve kalabalıkların bulunduğu yerlere girişte PCR testi zorunluluğunu ortadan kaldıran bu yazı, bilim etrafları ve sıhhat alanındaki uzmanlar tarafınca “riskli” bulundu.
Antijen testine müsaade verilsin
Geçtiğimiz kasım ayında 14 yıllık Türk Eczacılar Birliği (TEB) Başkanlığı misyonunu Arman Üney’e devreden Erdoğan Çolak da toplumsal medyadaki paylaşımında sonucu, “Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir yaklaşımı” kelamlarıyla eleştirdi. DÜNYA’ya özel açıklamalarda bulunan Çolak, sendromu olmayanlara test yapılmayacağına ait yeni açıklamayı ise, “Bu karar Omicron epey süratli, test kapasitemizi aşıyor manasına geliyor. bu biçimde eczanelerde antijen testlerine müsaade verilsin. Sayın Bakanımız Mustafa Varank, dünyada iki antijen testinden birinin Türkiye’den gittiğini söylemiş. niye bizim eczanelerimizde antijen testi yapılmıyor. niye yalnızca internetten satış var?” sözleriyle kıymetlendirdi. Erdoğan Çolak’ın DÜNYA’ya yaptığı özel açıklamalar şu biçimde:
Pandemi değil endemi!
Toplumun yüzde 40’ı aşı yaptırmıyor. Omicron, hadise sayılarını yüzde 40 artırdı lakin vefat oranındaki artış yüzde 14’lerde. Hala günde yaklaşık 200 insan kaybedilirken olayı kolay bir gripmiş üzere göstermeye çalışmak, bilhassa 60 yaş üstü vatandaşlarımızı tehlikeye atmaktır. Ölümlerin yüzde 80’i 60 yaş üstüne tekabül ediyor. Başlarda koronavirüsü ciddiye alan, yapılması gerekenleri yapan kamu idaresi güya pandemiyi endemiye (yerel salgın) dönüştürmüş üzere bir algı oluşturmaya çalışıyor. Aşı olmayanların üzerinde daha fazla tesir, gayret gösterilmesi gerekirken, kampanyalara tartı verilmesi gerekirken süreci kendi haline bırakmak fazlaca yanlış. Bilim Kurulu’nun aldığı kararların sıhhat otoritesi üzerinde bir tesiri yok.
Havayolu markasının prestiji
PCR testlerini sınırlamak, aşısızların PCR testi zorunluluğunu kaldırmak hadiseleri daha da artıracak. Son karara bakıldığında iç sınır uçuşlarda HES koduna bakılıyor lakin PCR zaruriliği bulunmuyor. Lakin dış sınır uçuşlarda bu kelam konusu değil. Zira Türkiye’nin havayolunda kıymetli bir markası var. Bu markanın prestiji kelam konusu, kurallar kelam konusu. Markanın prestiji, pandemiden daha kıymetli sayılıyor.
Eczacı, ‘kalifiye’ sıhhat çalışanı
Sıhhat Yönetmeliği’nde eczaneler birinci basamak sıhhat kuruluşu olarak yer alıyor. Pratikte ise tansiyon ölçmeye bile hakları yok. Türkiye’deki yaklaşık 28 bin eczane, 40 bine yakın eczacı niye birinci basamak sıhhat hizmetinde kullanılmıyor. Antijien testleri, PCR testi, aşılar eczanelerde yapılabilir. Eczacılar nitelikli sıhhat çalışanlarıdır. Toplumu aydınlatabilirler. Fakat devlet geri ödeme sistemine almak istemediğinden bunlar yapılamıyor. Özetle Türkiye’de sıhhat profesyonelleri, örgütler, işin pratiğinde olanlar diğer boyutta, Sıhhat Bakanlığı öteki boyutta yaşıyor.
Yeni uygulamada kimlere PCR testi zorunlu!
İçişleri Bakanlığı’nın; Koronavirüs Bilim Kurulu’nun tavsiyeleri, Sıhhat Bakanlığı’nın sonucu doğrultusunda 81 ilin valiliklerine gönderdiği yeni yazıda, aşı ve PCR testi koşullarıyla ilgili kararların değiştiği dikkat çekti. İşte yeni uygulamanın ana başlıkları…
PCR TESTİ KAİDESİ KİMLER İÇİN DEVAM EDİYOR?
Huzurevleri, bakımevleri, sevgi meskenleri ile ceza ve tevkif konutlarının aşısız yahut son 180 gün ortasında hastalığı geçirmemiş çalışanları,
Ceza ve tevkif konutlarındaki tutuklu ve mahkumlar,
Yurtdışına seyahat edecek bireyler (Seyahat edilecek ülkenin kuralları doğrultusunda) test yaptırmalı. Seyahatten azami 48 saat evvel yapılmış ve negatif sonuçlu PCR testi isteniliyor.
Aşısız yahut aşı sürecini tamamlamayan ve son 180 gün ortasında hastalığı geçirmemiş ancak uçakla şehirlerarası seyahat edecek şahıslar de şayet negatif PCR kararı yoksa seyahatlerine devam edemeyecekler.
PCR TESTİNE KİMLERDE GEREK YOK?
Aşısız yahut aşısı sürecini tamamlamamış ve son 180 gün ortasında hastalığı geçirmemiş şahıslardan;
Konser, sinema ve tiyatro üzere etkinliklere katılacaklar,
MEB’e bağlı okullarda nazaranv yapan öğretmen, servis sürücüsü, paklık bakılırsavlisi üzere çalışanlar,
Tüm kamu ve özel işyerlerinde çalışanlar,
Kamu ve özel kurumlar tarafınca düzenlenen öğrenci kamplarına katılacak bireyler.
850-900 kalem ilaç piyasada bulunmuyor!
İlaç fiyatlarında 2015’ten bu yana her şubat ayında Euro üzerinden kur güncellemesi yapıldığını bildiren Erdoğan Çolak bu devir için şu değerlendirmeyi yapıyor: “Daha evvel kurdaki oynama yüksek olmadığından yıllık bu durumdan etkilenen ilaç kalemi 50-60 olurdu. Fakat şu anda 850-900 kalem ilaç piyasada yok. Bakanlığa bakılırsa var fakat biz; bir ilacın 10 bin kutusuna muhtaçlık var ise ve piyasada yalnızca 500 kutu bulunuyorsa buna “yok” diyoruz. Şu anda herkes 10 Şubat’ta açıklanacak sayısı bekliyor. Güncellemenin daha sık yapılması gerek lakin bir yandan da asıl hakikat olan yalnızca fiyata odaklı bir planlamanın dışına çıkmak. TTB, TEB, tüketici örgütleri üzere sahanın yargıçlarını içine alan geniş bir mutabakat yapmak gerek. Bitmiş ilaçta dışa bağımlı olduğumuz sürece bu sorunu çözemeyiz. “
Turkovac’la ilgili raporlar paylaşılsın!
Türkiye’nin dünyada ilaç üretebilen ülkelerden biri olduğunu vurgulayan Çolak “Ama yerli ve ulusal ilacı yok. Aşı üretiyorduk artık o da yok. Artık Turkovac ile sevindik olağan olarak lakin bilimsel şeff afl ık sorunu var. Bu da kamuoyunda güvensizlik oluşturuyor. Faz 1 ve 2 sonuçlandı fakat asıl tesirin, yan tesirlerin ölçüldüğü, daha kalabalık topluluklar üzerinde araştırmanın yapıldığı Faz3 sonuçları toplumla paylaşılmadı. TTB’nin raporu talep etmesi haklı bir istek. Biz de eczacılar olarak Turkovac ile ilgili raporları görmek isteriz. Gördükten daha sonra göğsümüzü kabartarak “Bizim aşımız” deriz” diye konuştu.
Geçtiğimiz hafta sonunda, Koronavirüs Bilim Kurulu’nun tavsiyeleri ve Sıhhat Bakanlığı’nın aldığı karar doğrultusunda İçişleri Bakanlığı, 81 vilayet valiliğine koronavirüs salgınının son periyottaki seyri ve yeni belirlenen toplumsal kurallarla ilgili bir yazı gönderdi. Yazıda en epey dikkat çeken başlıklardan biri de “Aşısız şahısların PCR testi zorunluluğu”nu içeriyordu. Özetle uçaklar haricindeki kapalı ve kalabalıkların bulunduğu yerlere girişte PCR testi zorunluluğunu ortadan kaldıran bu yazı, bilim etrafları ve sıhhat alanındaki uzmanlar tarafınca “riskli” bulundu.
Antijen testine müsaade verilsin
Geçtiğimiz kasım ayında 14 yıllık Türk Eczacılar Birliği (TEB) Başkanlığı misyonunu Arman Üney’e devreden Erdoğan Çolak da toplumsal medyadaki paylaşımında sonucu, “Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir yaklaşımı” kelamlarıyla eleştirdi. DÜNYA’ya özel açıklamalarda bulunan Çolak, sendromu olmayanlara test yapılmayacağına ait yeni açıklamayı ise, “Bu karar Omicron epey süratli, test kapasitemizi aşıyor manasına geliyor. bu biçimde eczanelerde antijen testlerine müsaade verilsin. Sayın Bakanımız Mustafa Varank, dünyada iki antijen testinden birinin Türkiye’den gittiğini söylemiş. niye bizim eczanelerimizde antijen testi yapılmıyor. niye yalnızca internetten satış var?” sözleriyle kıymetlendirdi. Erdoğan Çolak’ın DÜNYA’ya yaptığı özel açıklamalar şu biçimde:
Pandemi değil endemi!
Toplumun yüzde 40’ı aşı yaptırmıyor. Omicron, hadise sayılarını yüzde 40 artırdı lakin vefat oranındaki artış yüzde 14’lerde. Hala günde yaklaşık 200 insan kaybedilirken olayı kolay bir gripmiş üzere göstermeye çalışmak, bilhassa 60 yaş üstü vatandaşlarımızı tehlikeye atmaktır. Ölümlerin yüzde 80’i 60 yaş üstüne tekabül ediyor. Başlarda koronavirüsü ciddiye alan, yapılması gerekenleri yapan kamu idaresi güya pandemiyi endemiye (yerel salgın) dönüştürmüş üzere bir algı oluşturmaya çalışıyor. Aşı olmayanların üzerinde daha fazla tesir, gayret gösterilmesi gerekirken, kampanyalara tartı verilmesi gerekirken süreci kendi haline bırakmak fazlaca yanlış. Bilim Kurulu’nun aldığı kararların sıhhat otoritesi üzerinde bir tesiri yok.
Havayolu markasının prestiji
PCR testlerini sınırlamak, aşısızların PCR testi zorunluluğunu kaldırmak hadiseleri daha da artıracak. Son karara bakıldığında iç sınır uçuşlarda HES koduna bakılıyor lakin PCR zaruriliği bulunmuyor. Lakin dış sınır uçuşlarda bu kelam konusu değil. Zira Türkiye’nin havayolunda kıymetli bir markası var. Bu markanın prestiji kelam konusu, kurallar kelam konusu. Markanın prestiji, pandemiden daha kıymetli sayılıyor.
Eczacı, ‘kalifiye’ sıhhat çalışanı
Sıhhat Yönetmeliği’nde eczaneler birinci basamak sıhhat kuruluşu olarak yer alıyor. Pratikte ise tansiyon ölçmeye bile hakları yok. Türkiye’deki yaklaşık 28 bin eczane, 40 bine yakın eczacı niye birinci basamak sıhhat hizmetinde kullanılmıyor. Antijien testleri, PCR testi, aşılar eczanelerde yapılabilir. Eczacılar nitelikli sıhhat çalışanlarıdır. Toplumu aydınlatabilirler. Fakat devlet geri ödeme sistemine almak istemediğinden bunlar yapılamıyor. Özetle Türkiye’de sıhhat profesyonelleri, örgütler, işin pratiğinde olanlar diğer boyutta, Sıhhat Bakanlığı öteki boyutta yaşıyor.
Yeni uygulamada kimlere PCR testi zorunlu!
İçişleri Bakanlığı’nın; Koronavirüs Bilim Kurulu’nun tavsiyeleri, Sıhhat Bakanlığı’nın sonucu doğrultusunda 81 ilin valiliklerine gönderdiği yeni yazıda, aşı ve PCR testi koşullarıyla ilgili kararların değiştiği dikkat çekti. İşte yeni uygulamanın ana başlıkları…
PCR TESTİ KAİDESİ KİMLER İÇİN DEVAM EDİYOR?
PCR TESTİNE KİMLERDE GEREK YOK?
Aşısız yahut aşısı sürecini tamamlamamış ve son 180 gün ortasında hastalığı geçirmemiş şahıslardan;
850-900 kalem ilaç piyasada bulunmuyor!
İlaç fiyatlarında 2015’ten bu yana her şubat ayında Euro üzerinden kur güncellemesi yapıldığını bildiren Erdoğan Çolak bu devir için şu değerlendirmeyi yapıyor: “Daha evvel kurdaki oynama yüksek olmadığından yıllık bu durumdan etkilenen ilaç kalemi 50-60 olurdu. Fakat şu anda 850-900 kalem ilaç piyasada yok. Bakanlığa bakılırsa var fakat biz; bir ilacın 10 bin kutusuna muhtaçlık var ise ve piyasada yalnızca 500 kutu bulunuyorsa buna “yok” diyoruz. Şu anda herkes 10 Şubat’ta açıklanacak sayısı bekliyor. Güncellemenin daha sık yapılması gerek lakin bir yandan da asıl hakikat olan yalnızca fiyata odaklı bir planlamanın dışına çıkmak. TTB, TEB, tüketici örgütleri üzere sahanın yargıçlarını içine alan geniş bir mutabakat yapmak gerek. Bitmiş ilaçta dışa bağımlı olduğumuz sürece bu sorunu çözemeyiz. “
Turkovac’la ilgili raporlar paylaşılsın!
Türkiye’nin dünyada ilaç üretebilen ülkelerden biri olduğunu vurgulayan Çolak “Ama yerli ve ulusal ilacı yok. Aşı üretiyorduk artık o da yok. Artık Turkovac ile sevindik olağan olarak lakin bilimsel şeff afl ık sorunu var. Bu da kamuoyunda güvensizlik oluşturuyor. Faz 1 ve 2 sonuçlandı fakat asıl tesirin, yan tesirlerin ölçüldüğü, daha kalabalık topluluklar üzerinde araştırmanın yapıldığı Faz3 sonuçları toplumla paylaşılmadı. TTB’nin raporu talep etmesi haklı bir istek. Biz de eczacılar olarak Turkovac ile ilgili raporları görmek isteriz. Gördükten daha sonra göğsümüzü kabartarak “Bizim aşımız” deriz” diye konuştu.