Fransızca neden öğrenilir ?

Mr.T

Administrator
Yetkili
Admin
Fransızca Neden Öğrenilir? “Prestij” Perdesini Kaldırıp Gerçeğe Bakalım

Selam dostlar,

Şunu baştan söyleyeyim: Fransızca öğrenmek ya zekâ göstergesi ya da snobluk değil; bir tercih. Ama bu tercihi yıllardır pazarlayan “romantizm”, “kültür”, “prestij” paketinin içi, sandığımız kadar dolu mu? Bugün bu başlıkta, kutsal sayılan klişeleri biraz sarsmak; işe yarayan ile sadece iyi duran etiketleri ayırmak istiyorum. Tartışalım, didişelim, ama dürüst olalım.

---

“Prestij Dili” Klişesi: Etiket mi, Erişim mi?

Fransızca, çoğu kişi için “sofistike” olmanın kısa yolu. Şık kafede “bonjour” demek, Louvre’a bilet alırken aksan çabası, menüde “confit” seçmek… Bunlar keyifli ayrıntılar, kabul. Peki meselenin erişim kısmı?

Fransızca, diplomaside köklü bir yer tutuyor; Frankofon ülkelerle iş yapacaksan elbette kapı aralıyor. Fakat “prestij” tek başına kapı açmaz; bağlantı, uzmanlık ve ürün olmadan o kapıdan içeri giremezsin. Yani “Fransızca = ayrıcalık” formülü, ancak gerçek bir beceri setinin üstüne oturursa çalışır.

---

Erkeklerin Stratejik Lensinden: ROI, Pazar, Problem Çözme

Stratejik düşünen biri için sorular nettir: Yatırımın geri dönüşü (ROI) ne? Hangi pazar için kritik? Hangi problemi çözüyor?

Fransızca, Afrika’da hızla büyüyen pazarların bir kısmında (özellikle Batı ve Orta Afrika) kurumsal işlerde avantaj sağlar. Havacılık, lüks tüketim, gastronomi-turizm, moda, sanat piyasası, uluslararası STK’lar… Bu segmentlerde Fransızca, iyi bir kaldıraçtır.

Ama aynı stratejik bakış şunu da söyler: Eğer hedefin yazılım, küresel ürün yönetimi, bilimsel yayıncılık veya açık inovasyon ise İngilizce tek başına çoğu kapıyı açar. Bu alanlarda Fransızca destekleyici olabilir, çoğu zaman “gerekli ama yeterli değil” konumunda kalır.

---

Kadınların Empatik Lensinden: İnsan, İlişki ve Kültür Sermayesi

Empati odaklı biri için ölçü şudur: İnsanla bağ kuruyor mu?

Fransızca, kültür sermayesini besler. Edebiyat (Camus, Duras), düşünce (Foucault, Cixous), sinema (Truffaut), müzik, fotoğraf… Duygusal dünyayı genişleten bir dil. Göçmen topluluklarla çalışırken, uluslararası dayanışma projelerinde, öğretmenlikte, kültür-sanat sahnesinde güven inşası sağlar.

Fransızcayla kurulan bu bağ, sadece “bilmek” değil; eşik atlatan bir deneyimdir: başkasının dünyasına misafir olmak, onun mizahını, suskunluğunu, sokak dilini anlamak. Bazen kariyer değil, anlam ararız; Fransızca bu arayışa malzeme verir.

---

Zayıf Yönler: Zor Başlangıç, Yavaş Hız, Aksan Kaygısı

Gelelim eleştiriye. Fransızca, başta telaffuz ve yazımda hataları bağışlamayan bir dil gibi görünür. Yazılan ile okunan arasındaki fark, öğrenme eğrisini dikleştirir. Bu da moral yıpratır: “Emek veriyorum, ilerlemiyor” hissi.

İkinci zayıflık: fırsat yoğunluğu. Eğer bulunduğun şehirde Frankofon ekosistem (etkinlikler, iş ağları, staj) zayıfsa, dilin kullanım alanı daralır. Kullanmadığın dil söner.

Üçüncü nokta: klişe motivasyon. “Paris’i seviyorum, o yüzden öğreneceğim” güzel bir başlangıçtır; ama sürdürülebilir hedef olmadan motivasyon düşer. Dil, alışkanlık ekonomisine dayanır: Her gün 20–30 dakika, yıl boyu istikrar.

---

Tartışmalı Alan: Kolonyal Miras, Kültürel Hegemonya

Fransızca, bazı coğrafyalarda kolonyal geçmiş ile yüklü. Bu gerçek, dilin yalnızca “zarif” tarafını konuşmayı imkânsız kılıyor. Frankofon Afrika’da Fransızca, bir yandan küresel sahneye giriş bileti; öte yandan yerel dillerin görünürlüğünü gölgelemiş bir yapısal baskı mirası.

Bu çelişkiyi görmezden gelmek, dilin bugün oynadığı politik rolü romantize etmek olur. Eğer bu alanlarda çalışacaksan, Fransızca bilmek kadar yerel dilleri ve dinamikleri ciddiye almak da etik bir zorunluluk.

---

Klişeleri Ayıklama Kılavuzu: Kimin İçin Mantıklı?

- Uluslararası kurumlar/STK’lar: Evet. Proje yazımı, saha koordinasyonu, bağışçı iletişimi için değerli.

- Lüks, gastronomi, turizm, sanat piyasası: Evet. Marka hikâyesi ve ağ kurma için etkili.

- Afrika pazarlarıyla ticaret: Evet, ama yerel gerçekleri okumadan olmaz.

- Yazılım, temel bilimler, startuplar: “Önce İngilizce” değişmez; Fransızca artı puan olabilir.

- Sadece hobi/rüya: Evet, fakat sürdürülebilir hedef koy: her yıl bir festival, bir okuma kulübü, bir kısa seyahat.

---

Stratejik Yol Haritası (Erkekçe Pratik, Kadınca İnsani)

- Hedefi somutlaştır (erkekçe): 12 ayda B1, 24 ayda B2. Haftalık saat, sınav takvimi, konuşma partneri. KPI’larını koy.

- Topluluk kur (kadınca): Okuma grubu, film gecesi, Frankofon buluşmalar. Dil, yalnız öğrenilmez.

- Mikro-çıktı disiplini (erkekçe): Her hafta 1 özet, 1 iş maili simülasyonu, 1 telefon konuşması provası.

- Duygusal yakıt (kadınca): Bir yazar, bir şarkıcı, bir semt kahvesi. Dile bağ kurduğun şey seni taşır.

- Meşruiyet sahası (ortak akıl): Gönüllü çeviri, yerel kültür merkezi atölyesi, “kahve ısmarla–konuş” tandemi.

---

Kayıp Maliyeti: Öğrenmezsen Ne Olur? Öğrenirsen Ne Olmaz?

Öğrenmezsen dünyanın kapıları kapanmaz; İngilizce çoğu kapıya zaten anahtar. Öğrenirsen de tek başına “hayatın düzene girmez.” Fransızca ne cennet, ne de lüzumsuz bir aksesuar. Doğru yerde katalizör, yanlış yerde enerji emici olabilir.

Kritik olan, dili araç olarak görmek: Hangi problemimi çözüyor? Hangi dünyaya kapı açıyor? Hangi insanları hayatıma sokuyor?

---

Vaka Gözlemleri: Üç Kısa Hikâye

1. Şirket Satın Alması: Bir yönetici, Kuzey Afrika’da due diligence sürecinde Fransızcayla pazarlığı hızlandırdı. İngilizce yeterliydi belki, ama Fransızca güven barajını hızlı aştı.

2. Kültür-Sanat Ağı: Genç bir küratör, Frankofon sanatçılarla doğrudan yazıştığı için sergi çağrılarını erkenden aldı. Erişim zamanı kazandı.

3. Hobi ve Hüsran: Romantik motivasyonla başlayan biri, çevrimi yoksa 6. ayda bıraktı. Fransızca, ritüel ister: aynı saat, aynı köşe, aynı kahve.

---

Son Söz: Etiket Değil, Ekosistem

Fransızca öğrenmek bir etiket değil, bir ekosistem yatırımıdır. Ekosistemin yoksa (insanlar, yerler, içerikler, hedefler), dil söner. Ekosistemin varsa, dil seni taşır. Erkeklerin stratejik ve problem çözen bakışı, kadınların empatik ve insan merkezli yaklaşımıyla birleştiğinde ortaya sağlam, sürdürülebilir bir öğrenme çıkar.

---

Tartışmayı Ateşleyecek Sorular

- “Prestij” argümanı sizce gerçekten işe yarıyor mu, yoksa modern bir öz-sunum oyunu mu?

- Afrika pazarlarına girmek isteyenler için Fransızca olmazsa olmaz mı, yoksa güzel ama şart değil mi?

- Öğrenme motivasyonunuz stratejik hedeflerden mi, yoksa kültürel bağ kurma arzusundan mı besleniyor?

- Türkiye’de Frankofon ekosistemi sizce yeterince canlı mı? Eğer değilse, hangi topluluklarla bunu biz kurabiliriz?

- Aksanı “mükemmel” yapma baskısı sizce ilerlemeyi öldürüyor mu? “İletişim > Kusursuzluk” formülünü kabul edebilir miyiz?

Hadi, kendi deneyimlerimizi ve sert itirazlarımızı masaya koyalım. Fransızcayı kutsallaştırmadan, küçümsemeden; dürüstçe, işlevselce konuşalım. Çünkü mesele dil değil, dille açtığımız dünya.