Dansta Erkeğe Eşlik Eden Kadına Ne Denir? Bir Hikâyenin İçinden Yanıt…
Merhaba dostlar,
Bazen tek bir kelimeyi arar dururuz, ama onu bulmak için yolumuz hiç beklemediğimiz yerlere çıkar. Benimki de öyle oldu. Geçtiğimiz hafta, eski dostum Cem’in düğününde, bu sorunun cevabını hem kelimelerle hem de yaşanmış bir hikâyeyle buldum.
Gecenin Başlangıcı: Adımlar ve Bakışlar
Cem düğününde beni sahneye çektiğinde, orkestranın çaldığı o eski tangonun ilk notaları duyuldu. Salondaki herkesin gözü pistteydi. Yanımda dansa kalkmak için bekleyen kadınsa, Cem’in çocukluk arkadaşı Elif’ti. İnce bir gülümsemeyle elini bana uzattı, ama o anda bile bakışlarında bir soru vardı: “Ritmi sen mi yöneteceksin, yoksa ben mi?”
İşte o an fark ettim; dans sadece adımların değil, aynı zamanda bakışların, sezgilerin ve yönlendirmelerin oyunu. Erkek adımı atar, kadın onu izler… Ama bazen, adımı atmayı unutan erkeğe ritmi hatırlatan da yine kadındır.
Erkeğin Stratejisi, Kadının Empatisi
Dans pistinde Cem’i ve eşi Derya’yı izliyordum. Cem, her adımını önceden planlayan bir satranç ustası gibi hareket ediyordu. Kaç adımda dönüşe gideceklerini, nerede hızlanacaklarını hesaplıyordu. Derya ise onun bu stratejik tavrını, yumuşak bir zarafetle tamamlıyor, bakışlarıyla onun planlarını onaylıyor, bazen de ince bir bilek hareketiyle adımlarını düzeltiyordu.
Elif de öyleydi. Ben ileri adım attığımda, o bir anlığına gözlerimin içine bakıp “Tamam, buradayım” der gibi başını sallıyordu. Bir erkek dans ederken yönü belirler, ama kadının görevi sadece takip etmek değildir. O, erkeğin niyetini hisseder, duygusunu okur, gerekirse adımlarını uyumla değiştirir.
Salonda Sessiz Bir Soru
Dans arasında, yan masalardan biri fısıltıyla sordu:
— “Peki, dansta erkeğe eşlik eden kadına ne denir?”
Bir an sustum. “Partner” kelimesi aklıma geldi, ama bu kelime o gece gördüğüm şeyi tam olarak karşılamıyordu. “Partner” sadece eşlik eden demekti. Oysa burada gördüğüm, çok daha fazlasıydı.
Adımların Ötesinde Bir İlişki
Erkeğin stratejik zekâsıyla kadının empatik anlayışı birleştiğinde, ortaya sadece dans değil, bir bağ çıkıyordu. Bu bağ, pistin dışına da taşan bir uyumdu. Tıpkı hayat gibi… Erkekler, sorunlara çözüm bulma konusunda adım atarlar; kadınlar ise o adımların insanların kalbine nasıl dokunduğunu düşünür.
O gece, Derya’nın Cem’e attığı o küçücük bakış, bana kelimelerden daha çok şey anlattı. “Sen adımını at, ben seni tamamlarım” diyordu.
Cevabı Bulduğum An
Gece ilerledikçe, orkestranın şefi pistteki çiftlere seslendi:
— “Beyler, hanımefendilerinize iyi bakın… Onlar sizin ‘dans eşiniz’ değil, ‘eşlikçiniz’ değil… Onlar sizin yoldaşınız.”
İşte kelime buydu: **yoldaş**.
Çünkü yoldaş sadece dans pistinde değil, hayatta da yanınızdadır. Sizin eksik kaldığınız yerde sizi tamamlar, bazen ritminizi hızlandırır, bazen de yavaşlatır.
Forumdaki Yanıtım
O günkü yaşantımı foruma taşıyacak olursam, şunu söylerdim:
“Arkadaşlar, dansta erkeğe eşlik eden kadına sadece ‘partner’ demek yetmez. O, sizin adımınıza uyum sağlayan, duygunuzu hisseden, ritminizi dengede tutan kişidir. Ben ona yoldaş derim. Çünkü bu, hem stratejik zekâyı hem empatik bağı ifade eder.”
Bir Sonraki Sabah
Ertesi sabah, düğün fotoğraflarına baktım. Kimi karelerde ben öndeydim, kimi karelerde Elif. Ama her fotoğrafta ikimiz de aynı ritimdeydik. İşte bu yüzden, erkeğin stratejik yönlendirmesiyle kadının empatik rehberliği, dansta olduğu kadar hayatta da birbirini tamamlıyor.
Cem ile Derya’yı gördüğümde, yıllar sonra da aynı uyumu koruyacaklarını hissettim. Çünkü onlar sadece dans eden iki kişi değildi; birbirinin adımına, bakışına, nefesine uyum sağlamış iki yoldaştı.
Son Söz
Belki de sorunun cevabı, tek bir kelimeyle sınırlı değil. Kimi ona partner der, kimi eşlikçi, kimi yoldaş… Ama ne derseniz deyin, önemli olan kelime değil, o uyumu kurabilmek. Çünkü dans, adımların değil, hislerin uyumudur.
Ve belki de hayatta en çok ihtiyacımız olan şey, o pistte olduğu gibi, yanımızda adımlarımıza empatiyle eşlik eden bir yoldaştır.
Merhaba dostlar,
Bazen tek bir kelimeyi arar dururuz, ama onu bulmak için yolumuz hiç beklemediğimiz yerlere çıkar. Benimki de öyle oldu. Geçtiğimiz hafta, eski dostum Cem’in düğününde, bu sorunun cevabını hem kelimelerle hem de yaşanmış bir hikâyeyle buldum.
Gecenin Başlangıcı: Adımlar ve Bakışlar
Cem düğününde beni sahneye çektiğinde, orkestranın çaldığı o eski tangonun ilk notaları duyuldu. Salondaki herkesin gözü pistteydi. Yanımda dansa kalkmak için bekleyen kadınsa, Cem’in çocukluk arkadaşı Elif’ti. İnce bir gülümsemeyle elini bana uzattı, ama o anda bile bakışlarında bir soru vardı: “Ritmi sen mi yöneteceksin, yoksa ben mi?”
İşte o an fark ettim; dans sadece adımların değil, aynı zamanda bakışların, sezgilerin ve yönlendirmelerin oyunu. Erkek adımı atar, kadın onu izler… Ama bazen, adımı atmayı unutan erkeğe ritmi hatırlatan da yine kadındır.
Erkeğin Stratejisi, Kadının Empatisi
Dans pistinde Cem’i ve eşi Derya’yı izliyordum. Cem, her adımını önceden planlayan bir satranç ustası gibi hareket ediyordu. Kaç adımda dönüşe gideceklerini, nerede hızlanacaklarını hesaplıyordu. Derya ise onun bu stratejik tavrını, yumuşak bir zarafetle tamamlıyor, bakışlarıyla onun planlarını onaylıyor, bazen de ince bir bilek hareketiyle adımlarını düzeltiyordu.
Elif de öyleydi. Ben ileri adım attığımda, o bir anlığına gözlerimin içine bakıp “Tamam, buradayım” der gibi başını sallıyordu. Bir erkek dans ederken yönü belirler, ama kadının görevi sadece takip etmek değildir. O, erkeğin niyetini hisseder, duygusunu okur, gerekirse adımlarını uyumla değiştirir.
Salonda Sessiz Bir Soru
Dans arasında, yan masalardan biri fısıltıyla sordu:
— “Peki, dansta erkeğe eşlik eden kadına ne denir?”
Bir an sustum. “Partner” kelimesi aklıma geldi, ama bu kelime o gece gördüğüm şeyi tam olarak karşılamıyordu. “Partner” sadece eşlik eden demekti. Oysa burada gördüğüm, çok daha fazlasıydı.
Adımların Ötesinde Bir İlişki
Erkeğin stratejik zekâsıyla kadının empatik anlayışı birleştiğinde, ortaya sadece dans değil, bir bağ çıkıyordu. Bu bağ, pistin dışına da taşan bir uyumdu. Tıpkı hayat gibi… Erkekler, sorunlara çözüm bulma konusunda adım atarlar; kadınlar ise o adımların insanların kalbine nasıl dokunduğunu düşünür.
O gece, Derya’nın Cem’e attığı o küçücük bakış, bana kelimelerden daha çok şey anlattı. “Sen adımını at, ben seni tamamlarım” diyordu.
Cevabı Bulduğum An
Gece ilerledikçe, orkestranın şefi pistteki çiftlere seslendi:
— “Beyler, hanımefendilerinize iyi bakın… Onlar sizin ‘dans eşiniz’ değil, ‘eşlikçiniz’ değil… Onlar sizin yoldaşınız.”
İşte kelime buydu: **yoldaş**.
Çünkü yoldaş sadece dans pistinde değil, hayatta da yanınızdadır. Sizin eksik kaldığınız yerde sizi tamamlar, bazen ritminizi hızlandırır, bazen de yavaşlatır.
Forumdaki Yanıtım
O günkü yaşantımı foruma taşıyacak olursam, şunu söylerdim:
“Arkadaşlar, dansta erkeğe eşlik eden kadına sadece ‘partner’ demek yetmez. O, sizin adımınıza uyum sağlayan, duygunuzu hisseden, ritminizi dengede tutan kişidir. Ben ona yoldaş derim. Çünkü bu, hem stratejik zekâyı hem empatik bağı ifade eder.”
Bir Sonraki Sabah
Ertesi sabah, düğün fotoğraflarına baktım. Kimi karelerde ben öndeydim, kimi karelerde Elif. Ama her fotoğrafta ikimiz de aynı ritimdeydik. İşte bu yüzden, erkeğin stratejik yönlendirmesiyle kadının empatik rehberliği, dansta olduğu kadar hayatta da birbirini tamamlıyor.
Cem ile Derya’yı gördüğümde, yıllar sonra da aynı uyumu koruyacaklarını hissettim. Çünkü onlar sadece dans eden iki kişi değildi; birbirinin adımına, bakışına, nefesine uyum sağlamış iki yoldaştı.
Son Söz
Belki de sorunun cevabı, tek bir kelimeyle sınırlı değil. Kimi ona partner der, kimi eşlikçi, kimi yoldaş… Ama ne derseniz deyin, önemli olan kelime değil, o uyumu kurabilmek. Çünkü dans, adımların değil, hislerin uyumudur.
Ve belki de hayatta en çok ihtiyacımız olan şey, o pistte olduğu gibi, yanımızda adımlarımıza empatiyle eşlik eden bir yoldaştır.