EsraBetül
Member
Krank Arka Gallery “Barok Ev” isimli standa mesken sahipliği yapıyor. Karma stantta, Zeynep Beler, Damla Yalçın, kuvvetli Öztekin, Sinan Logie ve Güneş Terkol’un yapıtları yer alıyor. Stant 15 Ocak’a kadar görülebilir.
Birfazlaca yapıtın yer aldığı stant Barok Ev’de, üst katta oturan ve dünyayı kendine gerçek akıtıp olan bitene üstten mana veren bir karanlık oda bulunmaz.
Standın küratörü Sibel Erdamar, şu biçimde açıklıyor bunu: “Çünkü duyuların ötürümından geçen bilgi üst katı da değiştirmeyi sürdürür, bu biçimdece her şey her an, küçük de olsa değişiklik geçirerek oluşmayı sürdürür.”
Dünyanın karmaşıklığını işaret edip tek tip formları aşan ve bir sanat demokrasisine açılan bu stant üzerine hayli şey konuşulup yazılabilir. Bu açıdan biz izleyiciye de hisse bırakmak gerekiyor.
Barok Ev’in tüm odalarını Erdamar ile konuştuk.
– Standın oluşum sürecinden bahseder misiniz?
Yer da bu geçişken kavramların başında geldi. Biz de sanatkarlarımız Damla Yalçın, kuvvetli Öztekin, Güneş Terkol, Sinan Logie ve Zeynep Beler’in yapıtları üzerinden, canlı değişken ve akışkan olan yer kavramını bir daha ele almak istedik.
– Stantta bir yer var yani pek hayli odanın bulunduğu bir mesken, ne anlatıyor bu odalar ya da yer sanatseverlere.
Yer ne salt bir soyutlama ne de yalnızca somut fizikî bir şey. Bütün boyutları ve biçimleriyle, hem kavram tıpkı vakitte gerçeklik, yani toplumsal. Bu yüzden bağlantılar ve biçimler bütün olarak çıkar karşımıza.
Yer kavramı altında düşünülen konut de sabit değildir. Değişir, dönüşür ya da farklı his durumları ile iç içe geçer. hem de konut yaşanan olaylar zinciri ile de ilişkilenir. kimi bazı mahremiyetin barındığı, şiddetin gerçekleştiği, üzerinde kaçma planlarının yapıldığı ya da sıradan sözle iktidar sistemlerinin çalıştığı yer olma ihtimalini taşır.
Standın mesken ile ilişkisini kurarken olumlu manada oynak yerine akışkanlık denilebilir.
– Sanatseverler, stanttaki yapıtlarla nasıl bir bağ kuracak, nasıl bir müşahede yapacaklar?
Sanat seyircisi Barok Ev’e yerleşen estetik pratiklerde hayal gücü, hafızada biriktirilen olay örgüleri, farklı yerler oluşturma üzere birbirinden öteki görünen dünyaların bir aradalığını gözlemleyecektir. Bu durum heterojen ögelerin birlikteliği olarak da görülebilir. Yapıtların tecrübeleri ortak dünyaya seslenirken tıpkı yerde durabilmenin özgünlüğünü taşıyor.
DÜNYAYI BUYUR ETMEK
– Standın ismi niye “Barok Ev”.
Standın ismine ilham veren Gilles Deleuze’ün “Barok Ev” tanımlamasıdır. Filozofa bakılırsa, Barok Ev’in birinci katında, dünyayı buyur eden bütün duyularıyla vücut oturur. İkinci katta vücudu ve vücuda her yerden sızan hayatı izleyen tin (veya monad) vardır. olağan olarak Barok Konut iki kata indirgenemez. Her kat daima birbiriyle alaka içine girer.
Tıpkı konut üzere barok da akışkan bir söz. İkisi birlikte ele alındığı vakit yaratıcılığın yeri olarak açımlanma potansiyelini taşır. bu biçimde beş sanatkarın da yapıtlarının kendi barok konutlarında doğduğunu söylemek de mümkündür.
– Barok Konut ne tabir ediyor bu stanttaki yapıtlar için?
Evseme isimli enstalasyonunda Damla Yalçın yerlerin poetik temeline anılardan fazlaca şiirsel imgeleri ile dokunuyor. Bunu yaparken kendi hayat alanına ilişkin bitkileri kurutup el üretimi kâğıtlar ile bir nevi bitkilerin de kimliklerini kullanıyor.
Sanatçı Güneş Terkol’un Japon bağlama teknikleri ile boyadığı Uçuşan isimli yapıtın kumaşında ortaya çıkan izler uçuk mavi mimari bir tesirle, bu tabanın ortasında yer alan üç figür masalsı bir yerin ortasında yer alıyor.
Sinan Logie ahşap ve çelik kullanarak ortaya koyduğu Akışkan Yapılar, faz 21 isimli yerleştirmesinde yeni bir mimari formun oluşumunun ihtimallerini sorguluyor. kuvvetli Öztekin’in İsimsiz 50, Kalıp isimli çalışmaları yer algısına dair diğer perspektiflere işaret ediyor.
Hallucinations isimli tuval üzerine yağlı boya çalışmasıyla Zeynep Beler adadaki konutunun penceresini resmederken iç yer ve dış yer geçişkenliğindeki algımıza illüzyonist bir bakış açısı getiriyor.
Birfazlaca yapıtın yer aldığı stant Barok Ev’de, üst katta oturan ve dünyayı kendine gerçek akıtıp olan bitene üstten mana veren bir karanlık oda bulunmaz.
Standın küratörü Sibel Erdamar, şu biçimde açıklıyor bunu: “Çünkü duyuların ötürümından geçen bilgi üst katı da değiştirmeyi sürdürür, bu biçimdece her şey her an, küçük de olsa değişiklik geçirerek oluşmayı sürdürür.”
Dünyanın karmaşıklığını işaret edip tek tip formları aşan ve bir sanat demokrasisine açılan bu stant üzerine hayli şey konuşulup yazılabilir. Bu açıdan biz izleyiciye de hisse bırakmak gerekiyor.
Barok Ev’in tüm odalarını Erdamar ile konuştuk.
– Standın oluşum sürecinden bahseder misiniz?
Yer da bu geçişken kavramların başında geldi. Biz de sanatkarlarımız Damla Yalçın, kuvvetli Öztekin, Güneş Terkol, Sinan Logie ve Zeynep Beler’in yapıtları üzerinden, canlı değişken ve akışkan olan yer kavramını bir daha ele almak istedik.
– Stantta bir yer var yani pek hayli odanın bulunduğu bir mesken, ne anlatıyor bu odalar ya da yer sanatseverlere.
Yer ne salt bir soyutlama ne de yalnızca somut fizikî bir şey. Bütün boyutları ve biçimleriyle, hem kavram tıpkı vakitte gerçeklik, yani toplumsal. Bu yüzden bağlantılar ve biçimler bütün olarak çıkar karşımıza.
Yer kavramı altında düşünülen konut de sabit değildir. Değişir, dönüşür ya da farklı his durumları ile iç içe geçer. hem de konut yaşanan olaylar zinciri ile de ilişkilenir. kimi bazı mahremiyetin barındığı, şiddetin gerçekleştiği, üzerinde kaçma planlarının yapıldığı ya da sıradan sözle iktidar sistemlerinin çalıştığı yer olma ihtimalini taşır.
Standın mesken ile ilişkisini kurarken olumlu manada oynak yerine akışkanlık denilebilir.
– Sanatseverler, stanttaki yapıtlarla nasıl bir bağ kuracak, nasıl bir müşahede yapacaklar?
Sanat seyircisi Barok Ev’e yerleşen estetik pratiklerde hayal gücü, hafızada biriktirilen olay örgüleri, farklı yerler oluşturma üzere birbirinden öteki görünen dünyaların bir aradalığını gözlemleyecektir. Bu durum heterojen ögelerin birlikteliği olarak da görülebilir. Yapıtların tecrübeleri ortak dünyaya seslenirken tıpkı yerde durabilmenin özgünlüğünü taşıyor.
DÜNYAYI BUYUR ETMEK
– Standın ismi niye “Barok Ev”.
Standın ismine ilham veren Gilles Deleuze’ün “Barok Ev” tanımlamasıdır. Filozofa bakılırsa, Barok Ev’in birinci katında, dünyayı buyur eden bütün duyularıyla vücut oturur. İkinci katta vücudu ve vücuda her yerden sızan hayatı izleyen tin (veya monad) vardır. olağan olarak Barok Konut iki kata indirgenemez. Her kat daima birbiriyle alaka içine girer.
Tıpkı konut üzere barok da akışkan bir söz. İkisi birlikte ele alındığı vakit yaratıcılığın yeri olarak açımlanma potansiyelini taşır. bu biçimde beş sanatkarın da yapıtlarının kendi barok konutlarında doğduğunu söylemek de mümkündür.
– Barok Konut ne tabir ediyor bu stanttaki yapıtlar için?
Evseme isimli enstalasyonunda Damla Yalçın yerlerin poetik temeline anılardan fazlaca şiirsel imgeleri ile dokunuyor. Bunu yaparken kendi hayat alanına ilişkin bitkileri kurutup el üretimi kâğıtlar ile bir nevi bitkilerin de kimliklerini kullanıyor.
Sanatçı Güneş Terkol’un Japon bağlama teknikleri ile boyadığı Uçuşan isimli yapıtın kumaşında ortaya çıkan izler uçuk mavi mimari bir tesirle, bu tabanın ortasında yer alan üç figür masalsı bir yerin ortasında yer alıyor.
Sinan Logie ahşap ve çelik kullanarak ortaya koyduğu Akışkan Yapılar, faz 21 isimli yerleştirmesinde yeni bir mimari formun oluşumunun ihtimallerini sorguluyor. kuvvetli Öztekin’in İsimsiz 50, Kalıp isimli çalışmaları yer algısına dair diğer perspektiflere işaret ediyor.
Hallucinations isimli tuval üzerine yağlı boya çalışmasıyla Zeynep Beler adadaki konutunun penceresini resmederken iç yer ve dış yer geçişkenliğindeki algımıza illüzyonist bir bakış açısı getiriyor.