Aşırı Kâr Ne Demek ?

Deniz

New member
Aşırı Kâr Ne Demek? Bir Kazançtan Fazlasının Hikâyesi

Selam dostlar,

Bu akşam size bir hikâye anlatmak istiyorum. Hani bazen ekonomi haberlerinde duyuyoruz ya “aşırı kâr elde eden şirketler” diye… İşte o kavramın arkasında sadece rakamlar değil, insanların kararları, vicdanları ve duyguları var.

Bu hikâye, bir şirketin raporlarından değil; bir mahallenin, bir kalbin ve birkaç insanın iç sesinden geliyor.

Belki sonunda “aşırı kâr”ın gerçekten ne demek olduğunu birlikte yeniden düşüneceğiz.

---

Bir Mahallede Başlayan Hikâye

Küçük bir Anadolu kasabasında, Ali adında genç bir girişimci vardı.

Matematik zekâsı güçlü, analitik düşünebilen, stratejik bir adamdı.

Babası emekli olmuş, ona küçük bir bakkal bırakmıştı.

Ali bu bakkalı büyütmek istiyordu, çünkü mahalledeki tek marketti ve potansiyel vardı.

Bir gün, üniversiteden arkadaşı Zeynep kasabaya geri döndü.

Zeynep sosyoloji okumuş, insan ilişkilerini iyi bilen, empatik bir kadındı.

Ali’ye yardım teklif etti: “Sen stratejiyi kur, ben insanlarla ilgileneyim. Hem kazanalım, hem de kimse kaybetmesin.”

Ali güldü. “Ekonomi duygusal olmaz, Zeynep,” dedi.

Ama zamanla, bunun tam tersini öğrenecekti.

---

Kâr Artıyor, Kalpler Değil

Aylar geçti. Ali’nin bakkalı büyüdü, raflar doldu, indirim kampanyaları başladı.

Zeynep’in önerisiyle sosyal medya hesabı açtılar, insanlar onları konuşur oldu.

Bir yıl içinde gelirleri üç katına çıktı.

Ali’nin stratejik zekâsı sayesinde her maliyet kalemi optimize edilmişti.

Ama bir şey vardı…

Zeynep her akşam kasanın başında sessizce düşünüyordu:

“Biz kazanıyoruz, ama mahalle aynı mı?”

Bir gün yaşlı komşuları Fatma teyze geldi.

“Elimdeki parayla artık bir kilo pirinç bile zor alıyorum,” dedi.

Ali, defterini karıştırdı, fiyatları kontrol etti. “Biz zam yapmadık,” dedi, “ama toptancı fiyatı artırmış.”

Zeynep ise sadece Fatma teyzenin yüzüne baktı: “Yani sonuçta bu artış yine bize yaradı, değil mi?”

O gece Ali hesap yaptı: Kâr oranı geçen aya göre %18 artmıştı.

Ama Zeynep’in gözünde o tablo sadece bir sayı değil, bir ağırlıktı.

İşte o anda aralarındaki fark belirginleşti.

Ali için başarı, daha fazla kazanmak demekti.

Zeynep içinse başarı, birlikte iyi kalabilmekti.

---

Aşırı Kâr: Ne Zaman Fazla, Ne Zaman Haksız?

Ekonomide “aşırı kâr”, genellikle piyasa koşullarının üzerinde, adil rekabetin ötesinde elde edilen kazanç anlamına gelir.

Ama hikâyemizdeki aşırı kâr, sadece finansal bir terim değil.

Bu, bir vicdan eşiğidir.

Ali’nin kazancı arttıkça, mahallenin nefesi daralıyordu.

Ekmek fiyatı, deterjan fiyatı, her şey küçük küçük yükselmişti.

Kazanan vardı ama mutlu olan yoktu.

Bir akşam Zeynep dayanamadı:

“Ali,” dedi, “kazancın grafiği güzel ama insanların morali düşüyor. Bakkalın ışıkları parlıyor ama mahalle kararıyor.”

Ali bir an sustu. “Ama biz kurallara göre oynuyoruz,” dedi.

Zeynep’in cevabı kısa ama derindi:

“Kurallar bazen adildir, bazen değildir. Ama vicdanın hep dengededir.”

---

Bir Dönüm Noktası: Yağmur Altındaki Çocuk

Bir gün, yoğun yağmurda okula koşan küçük bir çocuk geldi bakkala.

Elindeki bozuk paraları tezgâha bıraktı. “Yarım ekmek ve bir süt alabilir miyim?” dedi.

Kasada Zeynep vardı. “Tam ekmek verelim sana,” dedi.

Ama Ali içerden çıkıp, “Zeynep, indirimli ürünler bitti,” dedi.

O an Zeynep’in gözleri doldu.

“Ali,” dedi, “bazen bir ekmekten kazanacağın aşırı kâr, bir çocuğun açlığı kadar küçük olur. Ama kalbinde büyük bir kayıptır.”

Bu söz Ali’nin zihninde yankılandı.

O gece kâr tablolarına baktı ama ilk kez hiçbir şey göremedi.

Çünkü rakamlar, insan yüzlerini anlatmıyordu.

---

Gerçek Kâr: İnsan Kalabilmek

Bir hafta sonra Ali radikal bir karar aldı.

Temel gıda ürünlerine indirim yaptı, yaşlılara özel fiyat uygulaması başlattı.

Zeynep’e dönüp “Belki aşırı kâr etmeyeceğiz ama daha huzurlu olacağız,” dedi.

Mahalledeki insanlar şaşkındı.

Kimi “Ali delirdi,” dedi, kimi “Allah razı olsun.”

Üç ay sonra, Ali fark etti ki kazancı azalmamıştı.

Aksine, satışlar artmış, müşteri güveni güçlenmişti.

Zeynep gülümsedi: “Görüyor musun, empati de ekonomidir.

İnsanlar seni kazandırır, sen onları kazandırırsan.”

---

Erkeklerin Stratejisi, Kadınların Kalp Gücü

Bu hikâyede Ali ve Zeynep, iki farklı dünyanın temsilcisi gibiydi.

Ali’nin stratejik zekâsı, sistemi kurdu;

Zeynep’in ilişkisel sezgisi, sistemi insanlaştırdı.

Ali sonuç odaklıydı, planlıydı, mantıklıydı.

Ama Zeynep, insan odaklıydı, duygusal zekâsıyla yön veriyordu.

İkisi birleşince, “aşırı kâr”ın yerini adil kazanç aldı.

Bu, aslında sadece ekonomi değil; insanlık dengesinin de hikâyesi.

Bir taraf akılla, diğeri kalple yönetiyor;

ve ancak birlikte “denge”yi bulabiliyorlar.

---

Forum Sorusu: Sizin Hayatınızdaki Aşırı Kâr Ne?

Şimdi dönüp kendimize sormanın vakti geldi dostlar.

Sizce aşırı kâr sadece ticarette mi olur?

Bir ilişkide, bir dostlukta, bir fırsatta…

Ne zaman “fazla kazandım ama bir şey kaybettim” dediniz?

Erkek forumdaşlar, sizce başarı her zaman ölçülebilir mi?

Kadın forumdaşlar, sizce empatiyle kazanmak mümkün mü?

Ve en önemlisi…

Siz olsaydınız Ali’nin yerinde, o çocuğa ekmeği yarım mı, tam mı verirdiniz?

---

Belki de aşırı kâr, bir hesap hatası değildir.

Belki bazen, vicdanın sessiz eksisidir.